Ahmet Taştan yazdı
Gözümde yaş kurudu ağlamaktan Filistin’deki mazlumları izlerken, demek isterdim lakin gafletimiz bizi bundan uzak eyledi.
İlk günlerde duyduğumuz acının üzerine küller serpiliyor, acımızı kinimizi canlı tutamıyoruz. Gündem çok çabuk değişiyor demek tek doğru değil gündem hala Gazze, Filistin, mazlum kadınlar ve çocuklar.
Gazedeki Savaş bitene kadar başka konuda yazı yazmayacağım diye kendime bir söz vermek istiyorum fakat kararsızım. Tarihe söyleyecek sözlerimin ardı arkası kesilmemesi gerekiyor. Sözlerimle davranışlarımın arasındaki makas açıklığı çok fazla olduğunda korkuyorum sanki.
Elimizden bir şeyin gelememiş olması bizi fazlası ile sıkıntıya sokuyor. Ama sosyal medya üzerinde gördüğümüz İsrail mallarını boykot etme videoları yeni bir kapının açılmasına vesile oluyor.
Acizane İsrail kökenli firmaların ürünlerinin listesini tekrar gözden geçiriyorum. Ailece bu konuda yıllar öncesinden titizlendiğimiz için bir mutluluk kaplıyor içimi. Lakin bilmediğim ve kullanmadığım bazı firmanın mallarını takip ediyorum.
Yeryüzünü en küresel güçlerin ekmeğine yağ sürmek olan bu ürünleri tüketmekten vaz geçmeliyiz. Ben almamak için çaba sarf ediyorum elimden geldiğinin bu olduğuna inanarak.
Fakat insanlığın dibine vurduğu bu çağda yaşamaktan utanç duymak vicdan sahibi insanların işi olsa gerek. Hakkın içinde batıl kırıntısı kalmayıncaya batılın içinde de hak kırıntısı kalmayıncaya kadar bu zulüm devam eder ve ondan sonra Allah hükmünü indirir.
İbrahim Aleyhisselam’ın ateşe atılışını okurken Kur’an-ı Kerim’de şu ibare ile karşılaştım: “Ey ateş İbrahim’e karşı serin ol.” Çok etkileyici bir durum oluştu. Ateşe yakma kabiliyeti, odunlara yanma yetkisi veren Allah şimdi onlardan bu yetkiyi geri çekiyor. Artık ateş İbrahim’i yakmaz oluyor.
Acaba diyorum küçük masum çocukları parçalayan bu bomba Allah’ın emriyle patlamaz bir hale gelebilir mi? Bütün teknolojik verileri kullanarak zulmün en şiddetlisini Gazze’de sergileyen bu insan azmanı güruh Allah tarafından cezalandırılmaz mı?
Gerçi zalim İsrail nefsinin Arzu ettiği her şeyi gözü kırpmadan yapıyor. Bu kadar korkak bir milletin bu kadar gözünün kara olması hayra alamet değil. Fakat onların yaptığı cesaret de değil. Hangi kelimeyle tanımlamaya çalışırsak çalışalım kalbimizdeki acı ve ızdırabı giderecek kelimeler sözcüklerde yerini almadı henüz. Belki bir intikam, belki bir adalet arayışı, belki bir zaferle narası gönlümüze bir nebze su çarpabilir.
Gidenler geri gelmezler, şehitler ölmez. Direniş aydınlığa kadar... Direniş sabaha kadar... Direniş zafere kadar. Gazze’nin direnişi Müslümanların dirilişi olacak inşallah. Dünya milletleri zalimin, ne kadar açıklıkla ve utanmazlıkla aramızda dolaştığını görüyorlar. Sadece millette oluşturduğu nefret onları boğmaya yetmeli.
Yeryüzünden silinip gittiklerinde arklarından ağlayacak kimse olmamalı. Yeryüzünün en zengin nasipsizi yani Karun’u yerin dibine sokan Cenab-ı Allah yeryüzünün efendileri sayılan küresel güçleri de bütün varlıklarıyla beraber yerin dibine sokmaya kadirdir.
Zafer sabredenlerin ve Zafer inananlarındır.
Hz. İbrahim gibi bir zafer bekliyorsak yapacağımız şey kulağımızı gönlümüzü Allah’ın sözünden gayrısına kapamaktır. Kuvvet ve kudret sahibi Rabbimiz kullarından derin bir teslimiyet bekliyor. Sadece Allah’ın karşısında boyun eğecek ve Onun dediklerinden çıkmayacak yiğitler bekliyor.