“Baba bugün çok ilginç bir ders oldu.”


Her akşam “bugün ne oldu?” diye sorarak okulu, dersleri hakkında kızının ağzından adeta kerpetenle kelime koparmaya çalışan babası ilk lokmayı ağzına götürürken öylece dondu kaldı.


“Ne oldu kızım? Seni heyecanlandıran olay nedir ki?” diye merakla sordu, mis gibi kokuları sofrayı kaplamış yemeklerin süslediği masada. Annesi, aile olmanın ve birlikte yemek yemenin hem manevi değerini hem de lezzetin bereketine şahit oldukları masanın etrafında toplamasını biliyordu. Bu sebeple sevilen yemekleri itina ile yapıp titizlikle servis ederdi?


Uzun saçlı sarışın kız, derin bir nefes aldı ve o günün ilk dersinde yaşadığı deneyimi anlatmaya başladı.
“Hani çok farklı bir öğretmen, diye bahsetmiştim ya edebiyat öğretmenimizden.”


İlgisini kesmediğini gözleri ile takip ettiği kızını izlerken onaylarcasına ağzındaki lokmasıyla babası başını salladı.


“Öğretmenimiz daha masasına otur oturmaz sınıf defterine yoklamayı yazarken; “Duydum ki sizin sınıfı Milli Eğitim’de konuşmuşlar. Müdürler arasında hangi sebeple bilmiyorum ama bu sınıfın adını zikretmişler. Aynı zamanda çok methetmişler.” dedi.


Tabii biz buna inanamadık. Daha okula yeni geldik birbirimizi bile tanımıyoruz henüz. Nasıl bir başarı ortaya koymuş olabiliriz, diye düşünenlerimiz azdı daha çok acaba hangi kusurumuz oldu da konuşulduk, endişesi bizi sardı.


Neyse ki hocamız “olumsuz bir şey yok olumlu olarak sizlerle bahsetmişler” deyince başkanımız “tabii ki bu sınıfın başkanı benim!” demez mi çiğ çiğ.


Hocamızın bize yalan borcu olmadığını düşünerek zor da olsa kabullenmek zorunda kaldık. Lakin bu girişten sonra o psikoloji içinde hocamız “sizi daha hayırlı, daha kıymetli bir haberim var.” deyince heyecanımız katmerleşti.


“Sizin sınıfınızı şu anda Allah anıyor. Hatta bir başka insanın yanında değil, sizden çok daha hayırlı varlıklar toplumluğunda Allah sizi anlıyor.” dedi ve önündeki küçük ebatlı kalın yeşil kaplı “Hadislerle İslam” isimli kitaptan bir hadis okudu.


“Kutsi hadis” dediği birkaç satırı çok etkilendiğini hissettirerek okuyuverdi. Şimdi hepsi benim aklımda değil ama. Hocam da daha o sabah okumuş ve çok sarsılmış, bunu bize çok farklı bir şekilde sundu.
“Eğer kulum beni kendi nefsinde anarsa Ben de onu kendimde anarım. Eğer kulum beni topluluk içinde anarsa ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım.”


Sınıftakileri çok fazla etkilenmedi. Ama bir ara derin bir sessizlik oldu. “Allah'ın ismini sınıfça andığımız zaman, yüce Rabbimiz de bizi melekler katında anması çok hoşuma gitti. Çok değerli bir şey bu.


“Bu kadar basit bu kadar yalın mı idi bu iş! Anlaşılan, saçına sakalına atlar düşmüş bu edebiyat öğretmeninin yaşının getirdiği heyecanın bir kısmı biz gençlere de bulaştı.”


“Daha önce hiç böyle bir şey duymamıştım. İsmimin melekler arasında zikredileceğini hiç mi hiç aklıma gelmezdi.”
Yemeğe ara verip bu heyecanlı olayı çok dikkat dinleyen babası: “Kızım edebiyat öğretmeninin böyle dini konularla ne ilgisi var?” diye sordu. Halbuki bu, onun da çok hoşuna gitmişti. Çünkü bu çağın gençliğini ancak Allah'a güzel bir iman ve peygamberin gösterdiği yoldan adım adım ilerleyerek onun öğretilerini günlük hayatına aktarıp kurtulabileceğine inanan bir yapısı vardı.


Sorusu da kasıtlıydı. Edebiyat dersinin duygu düşünce ve olayları aktarma dersi olduğunu biliyordu. Bu yüksek heyecanı samimiyetle hisseden öğretmenin bunu, öğrencileriyle paylaşması kadar doğal bir şey olmadığını fark etmişti.


Küçük ve basit bir kurgu ile çok etkilendiği Allah'ı anmak, Allah'ı zikretmenin insanın hayatında nasıl bir kıymette olduğunu biliyordu. Kızının gözlerindeki heyecanı okuyunca pür dikkat onu dinledi.


“Baba yüksek makamlardaki birinin bizi anması bizde de büyük bir heyecan yaratırken yüce Rabbimizin bizi anmasının Bizim onu almamıza bağlı olduğunu öğrenmiş olmam çok güzel, çok etkileyici. Yani şu anda biz Allah'ın ismini anlıyorsak bu masada, O da bizi anıyor. Ne kadar güzel bir şey.

O zaman yere baktığımızda Allah'ın yarattığı her şeyi ona hamd ederek ismini zikredersek, göğe bakıp bize güneş gibi bir nimeti, ay bir kandili, yıldızlar gibi gece süsünü bizim için yaratan Rabbimizi devamlı anacağım.” dedi ve odasına çekildi.