-Hey dostum sana bomba bir haberim var. Bu derste ne oldu biliyor musun?

-Ne bileyim oğlum ben sizin dersinizde ne olduğunu? Hem dersiniz neydi ki?

-Ders; Hazreti Muhammed'in Hayatı'ydı ama ondan daha önemli bir şey oldu?

-Niye bu kadar heyecanlısın ki Hazreti Peygamberin Hayatı işte. Yoksa dersin başında salavatı getirmeyi mi unuttu Hoca bugün.

-Yok ya, onu unutmadı. Her ders başlamadan önce Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salavat getirmeyi unutmuyoruz. Sessiz sedasız da olsa herkes salavat getiriyor.

-İyi de niye o zaman heyecanlanıyorsun?

-Dinle bak...Hoca geldi, akıllı tahtayı açtı, "Çağrı filminden muhteşem sahne" isimli bölümü izlemeye başladık. İki dakika geçmemişti ki Habeşistan'a hicret eden Cafer bin Ebu Talib'in başkanlığındaki müslümanlar, putperestlerin ve Habeşistanlıların, Kral Neçaşi'ye saygı olsun diye iki büklüm eğildikleri anda eğilmediller.

"Necaşi: Siz, Peygamberinizin önünde de eğilmez misiniz? diye sorduğunda... Cafer Bin Ebu Talip: Hayır, Hz. Muhammed (sav)'de bir insandır, biz sadece Allah'ın huzurunda eğiliriz, dedi. Videoyu durduran hocamız da işte bundan sonra konuşmaya başladı. Sözü, on kasım günü anma programlarında bazı özel okullarda, bazı devlet okullarında hatta İmam Hatiplerde bile görünen secdeye kapanmış ögrencilerin durumuna getirdi.

-Oğlum, ne var bunda. Zaten yaptıkları şey yanlış. Hiç secde edilir mi? Put mu bu? Yoksa bazıları putlaştırmaya mı çalışıyor? Olur mu öyle şey?

-Ya oğlum onu biz de biliyoruz, Hoca da böyle söyledi zaten. Daha önemlisi "sevginin ve nefretin aşırıya kaçması, akıl kaymasına ve sapmalara yol açtığını vurgulaması oldu. O nokta benim aklıma yattı vallahi.

-Sadece bunu mu söyledi? Yani başka şeyler söyledi mi?

-Yok, bazı övgü cümlelerini de eleştirdi. Mesela "en büyük Türk" sözünü kendisi söylememiş. Bu sözü "aşırı seven biri" söylemiş olmalı. Hatta belki de "taparcasına seven biri" uydurmuştur, dedi.

-Evet, bu da doğru oğlum. Sen bilmiyor musun, kitaplarda da yazıyor zaten. Ezan uydurmuşlar, mevlüt yazmışlar... Daha fazla yalakalık yapmışlar. Sen bilmiyor musun?

-Oğlum, nereden bileyim, bize bunlar mı okutuluyor? Bize, ulu önder olduğu, yüce olduğu, ülkemizi kurtardığı söyleniyor en çok. Bu çerçevede birkaç tane cümleyi ezberledik, her , her törende buna benzer sözler .

-Belki de hocanız aşırı sevginin sonucu "ölümsüz lider" "olmazsa olmazdık" gibi sözleri de eleştirmiştir.

-Doğru söylüyorsun... İki lafın arasında duyuyoruz bir bunları. Sen nereden biliyorsun bunları?

-Sen dedin ya, hoca en temel noktayı söyledi diye. Aşırı sevginin nasıl zararlı olabileceğini belirtmiş. Hatta Mevlana bile "kusursuz dost, arayan dostsuz kalır" demiş. Herkesin bir kusuru vardır. Bir insanı kusuru ile beraber sevmek ve saymak çok insani bir davranış.

-Bazıları gerçekten kullanıyor. Ya, ben inanmayanları da gördüm sevmeyenleri de gördüm. Fakat birilerine tepki olsun diye "öyleymiş gibi" davrananları da gördüm...

-Sınıftakilerin tepkisi nasıl oldu? Sen böyle olduğuna göre, kim bilir diğerleri nasıl tepki vermiştir. -Kimisi her zaman olduğu gibi sessiz kaldı. Ayrıca millete fikrini soran yok ki. Kim ne derse onu kabulleniyor, çünkü okumuyoruz.

-Oğlum okumuyoruz tamam da, bir öğretmen gelip bir şey dediği zaman, onun dediğini doğru kabul ediyoruz sonra başka biri geliyor. O da aynı konuda farklı bir şey söylüyor. Bu sefer onun dediğini doğru kabul ediyoruz ya da kabul ediyor görünüyoruz.

-Biz öğrenci milleti, sessizliğimizi saygıya bağlıyoruz. Böylece not konusunda hiç birimize zarar gelmiyor.

-Ama bu hoca diyor ki "fikri hür, vicdanı hür nesiller..." diyen biri görev vermiş. Fikirlerini, kanaatlerini hür bir şekilde söylemek, edep çerçevesinde söylemek gerekirmiş.

-Peki sınıfta herhangi bir kimse Hocaya itiraz etmedi mi?

-Ya neyine itiraz edecek... Hoca her şeyi doğru söylüyor işte. Abartıya kaçmıyor ve hakaret de etmiyor. Olması gerektiğini, yakışanı söylüyor işte. Ha bu arada ... Aslında -mış gibi yapıp geçinenlere yani istismarcılara kızmak lazım...

-Oğlum, sadece bu konunun istismarcıları mı var? Dini de istismar ediyorlar, bazen Cumhurbaşkanını da istismar ediyorlar. Kimin ne işine geliyorsa ona göre tavır alıyor. Doğruya doğru, eksiğe eksik, yanlışa yanlış diyebilsek ya...

-Ya, tamam haklısın ama bu kadar insan da lüzumsuz yere böyle içine kapanmış değil ya susturmuşlardır belki. Biraz farklı konuşsan ya da fikirlerinden dolayı yargılanırsan sen de susarsın değil mi?

-Neyse... Bu konu uzayıp gider... Zil çaldı, hocalar bile girecek yani... Hadi iyi dersler.

-İyi dersler, görüşürüz.