Ahmet Taştan yazdı

Bazen uluslararası konular üzerine yazmak istiyorum. Dünya çapında cümleler kurulsun insanlar da istifade etsinler benim düşüncelerimden.

Bunun bir had bilmezlik olduğu düşüncesi de aklımın kıyısında dolaşıyor. Mesela, Amerika’daki Yahudilerin Sinagog’un altına tünel kazmaları ve orada çıkan çocuk pusetleri, kanlı yataklar, çarşaflar üzerine yazmalıyım

Yaşadığımız bu çağda böyle şeylerin olabileceğini hiç düşünmüyorduk.

 Hatta ülkemizdeki Müslümanlardan bazıları "böyle şeyler" yaptığında;  onları yerin dibine sokanlar, hatta mahkeme mahkeme gezdirip büyük cezalar verilmesine sebep olanlar ve toplum gözünde "suçlu kişinin" yanında "camiasında karalama çabası" bazılarının aklına geri veriyor.

Ve ülkemizdeki modern Çağdaş İslam düşmanı zihniyet sahiplerine haykırıyor bunu niye görmüyorsun bunun için niye bir şey söylemiyorsun, baskısı yapılıyor.

Batı dünyasının üretmiş olduğu parlak, cafcaflı, sloganik ifadeler artık yerini İslam’ın kadim ilkelerine bırakmaldır.

Sanırım Müslümanlar olarak buna gücümüz yetmiyor. Bir taraftan başkasının kötülüğü üzerinden kendi üstünlüğümüzü ifade edemediğimiz gibi, diğer taraftan sadece haklılığımızı usanmadan haykırmayı da beceremiyoruz.

Bir uyuşukluk, bir zihnî tembellik almış başını gidiyor.

Fakat bizim gibi öğretmenler, öğrencilerin karşısına geçip dersini anlatmanın ötesinde sorumluluk hissi taşıyanlar, bunları bir şekilde paylaşmalılar.

Yahudi ve Hristiyan zihniyetinin ürünü olan modern dünyanın insani değerler açısından İslam dininin eline su dökemeyeceğinden bahsetmeliyiz.

Gelelim akan yaramıza... Gazze’deki dramdan kendimizi uzak tutamayız. Dünya halkları toplanmış, bir vicdan haline gelmişken tüm İslam coğrafyasına ve dünya mazlumlarına yardım eden Türkiyeli müslümanlar olarak daha bir canla başla (bunu söylerken canım yanıyor bir şey yapamadığımız için) çalışmalıyız.

Karadan, denizden, havadan indirilen sağanak sağanak bombaların yanında, keskin nişancıların hedefe koyup şehit ettiği masum çocuk ve kadınları gördükçe beterin beteri varmış deyip Siyonist Yahudi’ye karşı ruhumuzdaki beslediğimiz “insani şiddet” gittikçe büyümelidir. Şimdi hastaneler hizmet veremediği gibi ilaç mühimmat yok, insanların yiyecekleri de yok, ama maalesef bizde de vicdan yok.

Bu konuda, en çok kendime kızıyorum. Hayatımın rutinlerine döndüm, kendi meşguliyetim arasında yuvarlanıp gidiyorum.

Orada müslümanlar perişan oldular. Bix burada belki de "gözyaşı vakitleri" bulmalı  ya da "gözyaşı meclisleri" kurmalıyız.

 Ağlamıyorsak bile, ağlar gibi yapıp onların üzüntülerine gönül vermeliyiz. Kulak tıkayanların kalpleri kara, sonları felaket olacağından bî-haber olanlar gibi olmamalıyız.

Savaşın bölgeye yayılma ihtimalinden çekinerek müdahale etmeyenler zalimlerin kararlı olduklarını fark etmiyorlar mı acaba.

Olanda hayır vardır diyerek  rabbimizin sizin şerr bildiğinizde hayır hayır bulduğunuzda şer vardır sözünü hatırlamak istiyoruz ve böyle olmasını bekliyoruz.