Son zamanlarda gerçekleşen olaylar bir romanda geçecek olsa, yazarın ne kadar uçuk kaçık fikirli olduğunu düşünülür bu minvalde yorum yapılabilirdi. Her şey adeta çıldırmış, cin lambadan çıkmış gibi. Duygular çıldırmış, inançlar çıldırmış, hisler çıldırmış, davranışlar çıldırmış. Adalet sistemi çıldırmış, eğitim sistemi çıldırmış, güvenlik sistemi çıldırmış, sağlık sistemi çıldırmış, ticaret sistemi çıldırmış, trafik sistemi çıldırmış, siyaset sistemi çıldırmış velhasıl sistem rayından çıkmış. Bu sistemin nereye gideceği, nereye evirileceği, nerede devrilip son bulacağı, boş bir zemberek içinde dönüşüne devam edip etmeyeceği bilinmiyor.
İnsanlar kötülük yapmada çıldırmışçasına âdete birbirleriyle yarışıyor. Çıldırmışları gördükçe, okudukça, duydukça geçmişi yâd etmeden insan geçemiyor. Geçmiş yaşamlar insanın dimağında hoş bir anı bırakmış olmalı ki ister istemez o anlar hatırlanır oluyor. Anneler annelik, babalar babalık yapamadığı gibi çocuklarda çocukluk yapmıyor. Türkiye gündeminde ki olaylara bakınca insanlar acaba bilinmedik bir şeyler mi yiyip içiyor da bu kadar çıldırmışlık yapıyorlar. Olaylara bakınca çıldırmış kavramı bile hafif kalıyor.
Güvenlik sistemi çıldırmış olmalı ki ülkemiz artık güvenli yaşanılacak bir yer olmaktan çıkmış durumda. Delinin biri çıkıyor eskiden gönül ilişkisi yaşadığı kız arkadaşının boğazını gözünü kırpmadan kesip atabiliyor. Bu yetmezmiş gibi tanıdığı başka bir kız arkadaşını sohbet etmek maksadıyla yanına davet ediyor ve onun da başını kesip atabiliyor ve sonradan da kendisini yok etme yolunu seçebiliyor. Başka bir çıldırmış deli çıkıyor, görevi başında ki polisi habersiz bir şekilde arkadan bıçaklayabiliyor. Bunlar yeterli mi? Hayır. Başka bir çıldırmış deli de halk otobüsünde insanların içinde kimseye aldırmadan başka bir yolcuyu korkusuzca bıçaklayabiliyor.
Adalet sistemi çıldırmış olmalı ki 26 suç kaydı olan bir kişi aramızda dolaşabiliyor ve polisin silahını alarak polisi şehit edebiliyor. Adalet sistemi çıldırmış olmalı ki 33 suç kaydı olan biri insanları rahatsız ediyor ve polis olaya müdahale etmek için geldiğinde polise ateş açabiliyor.Sosyal yaşam çıldırmış olmalı ki bir baba aynı anda dört çocuğunu ve kendisinin hayatına tek kalemde son verebiliyor. Bunların hepsi çıldırmış sistemin oluşturduğu şiddetin toplumsal ve bireysel yansımaları.
Ticaret sistemi çıldırmış olmalı ki, sistem utanma duygularını kayıp etmiş bireyler elinde can çekişiyor. Çıldırmış ticaret erbabı daha çok para kazanma çıldırmışlığını bütün değerlerinin üstüne koyarak sahte ve tağşiş mal üretme ve ticaretini yapma cesaretini gösterebiliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açıklanan sahte ve tağşiş gıda listesi ülkemizin başka bir çıldırmışlığının örneği.
Eğitim sistemi çıldırmış olmalı ki bazı çıldırmış sözde veliler okullara baskın yaparak, müdürü, öğretmeni tehdit edebiliyor, dövebiliyor, ya da yaralayabiliyor. Başka bir çıldırmışlık örneği ise resmi okullar ile özel okullar arsında ki sistem farklılığı.
Sağlık sistemi çıldırmış olmalı ki, bazı çıldırmış hasta ve yakınları hastanelere baskın yaparak hastane çalışanlarını tehdit ve taciz edebiliyorlar. Bazı sağlık çalışanları da ne yazık ki hasta haklarını ihlal ederek kendilerine maddi çıkar sağlamak adına çeşitli usulsüzlükler yapabiliyorlar. Yine özel ve resmi sağlık kurumlarında yapılan farklı uygulamalarda başka bir çıldırmışlığın örneği.
Trafik sitemi çıldırmış olmalı ki, trafik kurallarına kimse aldırmıyor. Çıldırmış sürücülerin yaptığı taciz ve tehditler yapanların yanlarına kar kalıyor. Siyaset sistemi zaten en baştan çıldırmış. Bugün ak dediğine yarın kara, bugün kara dediklerine yarın ak deme cesaretini gösterebiliyorlar. Ne yazık ki kimse de bunu objektif bir şekilde eleştiremiyor, doğru öneri geliştiremiyor.
Bütün bu olup bitenleri toplumun psikolojik ve sosyolojik yapısı nasıl absorbe edecek bu bir muamma. Yine de karamsar olmamak gerek. Bu çıldırmışlıkların ana kaynağında insan yetiştirme sisteminin ve cezai müeyyidelerin yetersizliğinin yattığını söylemek yanlış bir yargı olmayacaktır. Sistemin merkezine sevgiyi, vicdanı ve merhameti almak gerek. Sevmek can demek canan demek, güven demek, sevmek sevdiğine kıyamamak demek. Çıldırmış toplumun rehabilitasyonu ancak ve ancak seven, merhametli ve vicdanlı bireylerle mümkün olabilecektir.
ÖZER YILMAZ