Biz bilinci içinde oluşmuş bir işyerinde çalışanlar kendilerini değerli ve onurlu hissederler.Kurumda benleri yıkıp biz kavramını yerleştirmek ve takım ruhu oluşturmak liderin en önemli görevidir.Kendini değerli ve onurlu gören insan, yaptığı işi değerli ve onurlu bulur. Yaptıkları işten ve ürettikleri üründen gurur duyarlar. Yaptığı işten gurur duyan kişi kötü ürün üretemez. Ürettiğinden gurur duymak ister böylece olumlu bir hava oluşur. Verimlilik ve kalite yüksekliği kişiyi daha iyisini yapmaya yöneltir. Daha iyisini daha fazlasını yaptıklarını gören personel ellerinden gelenin en iyisini yapmaya kendiliğinden yönelirler.
Çalışanların kendilerine olan güven, yaptıklarından duydukları gurur onların daha olumlu tutumlar geliştirmesine yol açar. Olumlu tutum iyi ilişkilerin temelinde yatar. Herkes olumlu tutumu olan insanların çevresinde olmak ister, ilişkiler geliştikçe moral yükselir. Moral yükseldikçe kişiler daha üretken olur ve kaliteye daha özen gösterirler.
Çevremize baktığımızda işyerlerinde ve kurumlarda birbirlerine iltifat etmeyen insanlar görüyoruz. Kurum liderleri personeli doğru iş yaptığında teşekkür etmiyor. ‘’Teşekküre ne gerek var, bunu yapmak için para alıyor’’ diye düşünüyor hatta bu düşüncesini dile getiriyor. Liderler çalışanlarına iltifat etmiyorlar, çalışanlarda amirlerine etmiyor.Liderler ekibine iltifat ederlerse otoritesinin sarsılacağını, çalışanların şımaracağını düşünüyorlar.Çalışanlar üstlerine iltifat ederlerse klişe hazırdır; üstüne iltifat eden personel, yağcılıkla, yalakalıkla …. Suçlanır.
İnsanlar birbirlerine bakıyorlar, bir hata görüyorlar, ardından da ‘’bir hatasını gördüm ,çizdim üstünü abi; bir davranışını gördüm notunu verdim, sıfır’’ diyorlar. Bunun sonucunda da ya küsüyorlar ya da birilerini işten atıyorlar. Veya gençliklerinde nice emeği geçmiş çalışanlara, politikacılara yaşlandıklarında , onların son hallerine bakıp ‘’dinozor’’ diyorlar, onca hizmetlerini unutuveriyorlar. Övgüde, iltifatta kaplumbağa adımı gidiyoruz da, olumsuzu söylemekte dörtnalayız.
Araç, gereç, teknoloji, zaman beceri ve el emeği satın alınabilir. Ama hiçbir zaman şevk, sadakat, gönül verme ve ruh satın alınamaz. Şevk sadakat , gönül verme ve ruh ancak biz bilinci ile birlikte gelir.
Biz bilincinin uygulanmasıyla elde edilen değerleri listelersek ; Üretimde artış, kazançta artış, iş güvenliğinde artış, iş doyumluğunda artış, kalitede artış, işe geç gelmede azalış, yaptığı işten gurur duyma, işbirliği ekip çalışmasında artış, yeni şeyler keşfetme ve yaratmada artış, aile huzurunda artış.
Bu sonuçları aklı başında her iş sahibi, her yönetici ister. Önemli olan bu sonuçlara önem vermeden önce insana önem vermek ve ‘’ Doğru olanı yapmakta ısrar etmek’’ tir. Önce insanı görünce insanın ürettiği şeyler bol miktarda gelmeye başlar. Önce insan anlayışı gerçek anlamıyla biz bilincini oluşturmakla başlar.Hiç birimiz hepimiz kadar akıllı değiliz.İyi haftalar sağlıklı günler diliyorum.