Önceki gelişimizde üzerine çıktığımız Arafat tepesine uzaktan bakarken yazılan kelimelerle selamlıyorum. Yıllar önceydi aklımda şöyle bir soru zuhur etmişti.

Her türlü nimetin içinde yani Cennette muhteşem bir hayat sürerken, yeryüzünün en kuru en özentisiz bir coğrafyasında -tabii benim dar görüşüme göre- bir araya gelen Hz. Adem atamız ile Hz. Havva validemizin buluşma yeri.

Şimdilerde yeni nişanlılar, hatıra fotoğraflarını çektirirken ya da balayı yapmak için tercih ettikleri mekanları göz önünde bulundurursanız, insanoğlu için yeni yaşam alanı bu bâkir dünyanın bu mekanı mı olmalıydı?

Beşer aklıyla ya da çağın algısıyla burası, iki aşığın buluşacağı bir yer olmamalıydı bence, demek geliyor içimden.

Kim bilir hikmet perdesi aralandığında hangi mana tomurcuğu patlayacaktır. 

Bunu sorduğumda sevgili eşim: “Cennetten kovuldular ya!” deyince akla yatkın bir cevap gibi geldi ilkin. Ama cezaevi olamazdı zira insanın sürgün yeri olan bu dünyanın farklı bölgelerinde ayrı kalmışlardı, bildiğimiz kadarıyla. Burası bir buluşma, bir muştu, bir surür yeriydi. Burası Arafat tepesiydi.

Bu yakıcı güneş ışınlarının altında ısınmış, dokunmaya el ayak dayanmayacak kadar sıcak kayalıklardan oluşan bu tepecikte buluşmak... Ama hâlâ gönlüm tatmin olmuş değil.

Niçin bir ırmak kıyısında, bir şelale altında, bir koyu gölgelikte değilde burada, yani Arafat tepesinde...  İnsanoğlunun ilk atalarının burada buluşmasının derin anlamı nedir?

Hz. Adem (as)’ın en kutlu evladı Hz. Muhammed (sav), İslam’ın başarıya ulaşmış olduğunu gösteren 120 bin Müslümanı burada toplamış. Baş hep sabit iken; son her dem değişmiş. Bugün ise bizler son evlatlar olarak atamız Adem ile annemiz Havva’nın, insan neslinin hayatını birleştirdiği noktadayız. Evvel, âhir, bâtın ve zâhir olan Cenab-ı Allah, anlamamız için mana yüklemiş bence. 

Sadece buluşmak için gelinen bir mekan. “Hacc, Arafat’tır! Bu kadar kısa. Sımsıcak güneşin altında belli sınır içinde belli vakitlerde dikilmek ve “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk/buyur Allah’ım ben geldim” demek.

 Yani kulun Rabbiyle dualarda buluşması. Yılda bir gün, burada, tüm inanmışlar olarak sadece Allah emrettiği ve peygamber (as) uyguladığı için milyonlarca mümin toplanır ve bir günlük ibadet yapılır.

Tabii benim yakaladığım anlam şu: Sadece Allah rızası için yapılır, başka bir amaç olmaz. Samimiyet ölçer bir davranış bu. Bilenler bilir, bilmeyenler öğrensin. Bu Arafat meydanında bir gün için, evet sadece bir gün için Mina’da, Müzdelife’de nice nice alt yapı hizmetleri yapılmış hatta daha da yapılmaktadır.

Hac öyle sıradan bir ibadet değildir. Neredeyse her ibadeti bağrında barındırıyor. Hac zahmetlidir; güneşin sıcağına, kalabalık insanına, kılınacak namazına, verilecek sadakasına, terbiye edilecek nefsine, insanları kırmayacak bir sabıra vb. daha bir çok ibadeti barındırır.

Hac, insan hayatındaki büyük değişimlerin mekanıdır... Olacaktır, olmalıdır. Bu ibadet, Mekke ve Medinelilere büyük ev sahipliği yaptırırken, güçlü bir alışveriş, ticaret imkanı veriyor. Ara tatil umresi, kalabalığı ile haccı anımsatır, derler. Biz zaten şimdi bunu yaşıyoruz.

AHMET TAŞTAN