Ülkemizin yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu iddia edilir. Müslüman; kaliteli insan, kaliteli aile, kaliteli toplum demektir. Kaliteli toplumun oluşması nasıl olacak sorusunu önce sormak ve cevabını bulmak gerek. Kaliteli insan, kaliteli aile ve kaliteli toplum olmak için yaşam basamaklarının her birinin kaliteli olması ile mümkün olabilir ancak.

Kaliteli bireylerin tedavülde olması, hayal edilen ya da yaşanılması düşünülen hayatın gerçekleşmesi için en etkili yolun kaliteli bir eğitim sistemi ile mümkün olabileceğini söylemek yeni bir söylem olmayacaktır. Bunu sağır sultan bile biliyor.

Kaliteli eğitim sisteminde ki kasıt, hem yaşanılması düşünülen hayatın gereği için hem de bireyin ve toplumun muasır medeniyet seviyesine ulaşması için bireylerin alması gereken eğitimler için ortamların hazırlanması ve bu minvalde eğitimlerin verilmesidir. Kaliteli toplumun oluşması tek başına kaliteli bireylerin yetişmesiyle mümkün olmayabilir eğer işin başına kaliteli ve nitelikli bireyleri getiremezseniz.

Ülkemiz, dünya üzerinde ki konumu itibariyle çok özel bir noktada. Bu özel nokta o kadar jeostratejik ki adeta dünyanın merkezi gibi. Ülkemizin jeostratejik noktada bulunmasından öteye bir güzel yanı daha var ki o çok az ülkeye nasip olacak bir özellik.

Ülkemiz aynı anda dört mevsimin yaşandığı bir ülke bu özellik ülkemizin eşsiz bir konumda olduğunu gösteriyor. Ülkemizin eşsiz güzellikte olması, bu eşsiz güzellikte ki ülkede yaşayanların da eşsiz güzellikte ve kalitede insanlar olması beklentisi oluşuyor insanda. Maalesef itiraf etmek gerekirse eşsiz güzellikte ki ülkemizin üzerinde eşsiz güzellikte insan güruhu yaşamıyor.

Öncelikle Müslüman kaliteli insan demektir, diye tanımını yaptık. Kaliteli insan kaliteli hizmet üretir. Kaliteli insan kaliteli mal üretir. Kaliteli insan kaliteli adalet üretir. Kaliteli insan kaliteli siyaset üretir. Kaliteli insan, kaliteli insan ilişkileri oluşturur. Kaliteli insan kaliteli çevre bırakır. Kaliteli insan kaliteli eğitim üretir. Kaliteli insan kul hakkını hakkıyla kaliteli öder. Kaliteli insan kaliteli teknoloji üretir. Kaliteli insan kaliteli arz talep dengesi oluşturur.

Müslümanın karakteri ile kalite aynı kefe içinde yoğrulması hasebiyle bazı kalitesiz insanlar Müslüman kimliğini kullanarak bazı yetersizliklerini örtbas etmeye çalışıyor. Bu bize şunu gösteriyor Müslümanlık kavramını kendisi için perde yapan her insan kaliteli insan olmuyor. Yaptığınız ve yapacağınız her türlü hizmet sizi yansıtan aynanız olacaktır, onun için ne demişler ayinesi iştir lafa bakılmaz.

Malum ülkemiz deprem bölgesinde ve hemen hemen her gün olmazsa bile her birkaç haftada bir ülkemizin her hangi bir noktasında irili ufaklı depremler oluyor. Periyodik olarak olan depremler için yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkemiz insanı kendisine bir çıkarımda bulunmuyor. Üzülerek ifade etmek istiyorum ki, binalar yıkılıyor, insanlar ölüyor ve sonunda kader böyleymiş diye bütün suç kadere havale ediliyor.

Olayları tedbir tevekkül ve kader üçgeninde sağlıklı değerlendirebilmek için her işin başında her türlü tedbir almanız gerekir. Tek başına tedbir, tek başına tevekkül ve tek başına kader sizi sağlıklı sonuçlara götürmez. Tevekkül etmek güzel bir haslettir çünkü tevekkül etmediğiniz zaman insani hasletlerin yerini hayvani istekler alır. Bilindiği gibi hayvanlar arasında da her zaman güçlüler güçsüzleri yok eder, güçsüzler daima yem olur.

Oysaki kadim kültürümüzün gereği, inancımızın gereği, imanımızın gereği yoksulların, yoksunların, meczupların ve acizlerin yanında olmak gerekiyor, inanç sistemimiz bunu emrediyor. Bütün bu emirler kaliteli insan izdüşümünde hayat buluyor.

Kaliteli insan iz düşümü ise önce tedbir almayı sonra tevekkül etmeyi, sonra da olayları hayatın akışı dediğimiz kadere bırakmayı emrediyor. Aksi takdirde kalitesiz insan sorumsuzluğundan kaderimiz sorumlu tutulamaz. Yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğunu kabul ettiğimiz ülkemiz insanından Müslümanca hizmet, üretim, icraat bekliyor insanlık.

ÖZER YILMAZ