Bursa İl Vaizi Bekir Şahin'in köşe yazısı.

Af ve bağışlanma mevsimi olan Ramazan ayına kavuştuk elhamdülillah! Bu ayda Rabbimiz, tabiri caizse bizleri affetmek için bahane arıyor. Adeta yıllık temizlik dönemindeyiz. Yani, bir yıl boyunca işlemiş olduğumuz günahlardan bu ay vesilesiyle temizlenmiş oluyoruz.

Bu aya mahsus olmak üzere Rabbimiz, Oruç ibadetini bizlere farz kıldı. Oruç: Mü’minin ibadet niyetiyle imsak vaktinden iftar vaktine kadar kendisini yeme, içme ve cinsel ilişkiden alıkoyması demektir.

İnsanlık tarihi kadar eski olan bu ibadetin sağlık ve irade eğitimi başta olmak üzere bedenen, ruhen ve sosyal açıdan birçok faydası vardır. Biz bu yazıda daha çok kötülüklere karşı nasıl bir kalkan olduğunu anlatacağız.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: “Ramazan ayı gelince cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.”

Bu hadisi şerifte belki de Ramazan ayında iyiliklerin artması ve kötülüklerin azalması sonucunda şeytanların işlevsiz kalması zincire vurulmaya benzetilmiş. Ama nefsimize zincir vurulmuyor. Her an içimizde ve her an göreve hazır. Şeytanla birlikte iş tutarak bizi bu dünya sınavından geçirmemek için elinden geleni yapıyor.

İnsanın en büyük düşmanı kendi nefsi, nefsin de en büyük düşmanı açlık olduğu söylenir. Oruç sayesinde yeme ve içmeden uzak kalan bir mümin, dış dünya ile ilgisini yavaş yavaş keser ve kendine dönmeye başlar. Azgın nefsi artık durulmaya başlamıştır.

Nefsi dizginlenen mümin, başkalarının kusurlarıyla ilgilenmeyi bırakır kendi kusurlarına bakmaya başlar. Onun için nefis muhasebesi ve irade eğitiminin tam vaktidir. Yapacağı işleri Allah’ın rızasını kazanmak için yapar. Her türlü kötülükten ve kötü işlerden uzak durmaya çalışır.

Bu konu ile ilgili bir hadisi şerifte şöyle buyrulur: “Oruç bir kalkandır (oruçluyu kötülükten korur). Oruçlu, kötü söz söylemesin. Oruçlu, kendisi ile itişmek ve dalaşmak isteyene iki defa ‘ben oruçluyum’ desin…”  

Nefsine hâkim olan kişilerin artış gösterdiği toplumda huzur ve sükûnet hali olur. Bu halden, sadece insanlar değil tüm canlılar fayda görür. Nefsinin değil de Allah’ın istekleri doğrultusunda hareket eden insan, Yaratandan ötürü yaratılanı hoş görür.

Doğaya bir emanet ve ibret nazarıyla bakar. Kendi eliyle karada ve denizde düzeni bozmaz bilakis korumaya çalışır.  İşte bu güzelliklerin her birine oruç sebep olur. 

Karnı aç olan insanın nefsi tok, karnı tok olan insanın nefsi aç olur. On bir ay boyunca tok bir karın aç bir nefisle kendimize ve çevremize verdiğimiz zararları oruç sayesinde daha iyi anlayabiliyoruz. Aslında olması gereken, Ramazan ve Oruç sayesinde kazandıklarımızı hayatımızın her dönemine yayarak iradesi güçlü, iyi bir insan olabilmek.

O halde, gelin hep birlikte Ramazan ayının bizi değiştirmesine müsaade edip üzerimizdeki bu günah yüklerinden kurtulalım. Huzurlu ve erdemli toplumu birlikte inşa edelim.