Recep Akakuş'un köşe yazısı.

İnegöl coğrafyasında tarihî süreç içinde işletilmiş maden yataklarının bulunduğu görülmektedir. Bunların başlıcaları demir, kurşun, bakır, nikel ve benzeri madenlerdir. Tahrir defterlerinde “Cevher Lala Karyesi” olarak Maden Emîni’nin ikamet ettiği yörede geniş ölçüde demir, kurşun ve nikel madeni çıkartıılarak, işlenmek üzere, Bursa Darphanesi’ne gönderilmiştir.

Bizans döneminde işletilmeye başlanan bu maden yatakları 1299 yılında Turgut Alp eliyle İnegöl fetih erdildikten sonra da işletilmsine devam edilmiştir. Fetih sonrasında Domaniç Derbendi’nden Ulular Derbendi diye anılan Aktarma / Kozören Köyü’ne kadar uzayan Uludağ ve Domaniç dağlarının kuzeye bakan yamaç ve plato bölümü, Osman Gazi tarafından Turgut Alp’e dirlik olarak verildiğinden bu geniş yöre, tarihî belgelerde “Turgut-Eli” diye isimlendirilmiştir.Kütahya coğrafyası’nda yer alan “Harlak Ilıcası “ile İnegöl coğrafyasında yer alan “Oylat Ilıcası”, Osman Gazi’nin oğlu Pazarlu Bey ile Turgut Alp’in oğlu İlyas Bey tarafından işletilmiştir.

Bol akar suya sahip ve bitki örtüsü zengin olan bu yöre, meyva çeşitleri ve av hayvanları açısından da çok zengin olduğu için bu yörede –özellikle- tahrir defterlerinde padişah hassı olarak tescil edilmiş olan “Çoban Karyesi =Yenic Beldesi” yöresinde de beylik koyunları yayılmış ve bu yöre ile de Osman Bey’in oğullarından Çoban Bey, yakınen ilgilenmiştir.

Açıkça görülmektedir ki İnegöl coğrafyasında Turgut Alp’e dirlik olarak tahsis olunan ve de “Turgut-Eli ” diye isimlendirilen yöre, hem akar suları ve hem de bitki örtüsü bakımından çok zengin bir yöredir. Başta kestane ve ceviz olmak üzere; meyve çeşitleri de bu yörede çok boldur.Oylat Ilıcası, maden yatakları ve İnegöl tekfuru Nikola’nın inşa ettirmiş olduğu Kızıl Saray, evet bunların hepsi, “Turgut-Eli” yöresinde yer almıştır. İnegöl fatihi Turgut Alp, fetih sonrasında, kendisine dirlik olarak tahsis olunan bu yöreye aşireti ile birlikte yerleşmiştir.

Günümüzde yerli ve manav köyü olarak bilinen başta Maden Köyü olmak üzere; Kirles / Paşaören – Köçekler / Doğanyurdu - Genci / Turgutalp – Sırnaz / Sarıpınar - Gelene / Kayapınar köyleri, yerli köylerdir. İlk yerleşik düzene geçen göçebe Türklerden oldukları için kendilerine, ev sahibi olan kişiler anlamına gelmek üzere; “Men-Ev = Manav” denmiştir. Osmanlı’nın ilk kuruluş dönemini oluşturan 1299-1402 yılları arasında İnegöl coğrafyasına Osman Gazi’nin oğullarından Pazarlu Bey ve Çoban Bey ile Turgut Alp’in oğlu İlyas Bey’in gölgesi düşmüştür.

” Turgut –Eli” nde yaşayan ve ağırlıklı olarak Turgut Alp’in aşiretine mensup olan kişiler, Bursa Darphanesi’nde kullanılacak odunları temin etme imtiyazına sahip oldukları için bu yörede ikamet edenler, “Tekâlîf-i Divâniyye” adı verilen devlet vergisinden muaf tutulmuşlardır. Bu sebepten de İnegöl’den ziyade Baba Sultan üzerinden Bursa ile irtibatlı yaşamışlardır.

Turgut Alp, İnegöl coğrafyasında Bâbî Geleneği’nin temsilcisi olan Geyikli Baba’ ya karşı derin sayğı duyduğundan kendisi, Genci Köyü’nde ikamet etmekle birlikte sık sık Geyikli Baba Karyesi’ne inerek Geyikli Baba’yı ziyaret etmiş ve Orhan Gazi’nin, Geyikli Baba’yı ziyeret etmesine vesile olmuştur. Orhan Gazi’nin, Geyikli Baba’ya karşı duyduğu samimî ilgi ve yakınlık, Orhan gazi’nin İnegöl coğrafyası ile daha yakından ilgilenmesine vesile olmuştur.

Bu yakın ilgi nedeniyle Orhan Gazi, ilk mîmârî yatırımlarını Babasultan Köyü’ nde yapmış ve Geyikli Baba adına bir türbe, bir Cuma mescidi ve bir de tekke inşa ettirmiştir ki bu mîmârî eserler, günümüze kadar orijinal yapıları ile aynen intikal eylemiştir. Turgut Alp’in oğlu İlyas Bey’in etkinliği de Bursa coğrafyasında uzun yıllar devam etmiştir.

Yıldırım Bayezid devri sonrasında ; Bursa’da Ulu Cami yakınında inşa edilmiş olan “Hâce-İlyâs Külliyyesi” ile İlyas Bey’in etkinliği, Bursa‘ da Ulu Cami çevresinde görülmektedir .Noktacı kasım Efendi’nin Antakya’ dan Bursa’ ya geldiklerinde bu zât, Hâce İlyas Külliyyesi’nde kalmış ve “Cevhirü’l-Ahbâr” isimli Arapça kaleme almış olduğu eserini Hâce İlyas Külliyyesi’nde Türkçe’ye aktarmaya başlamıştır.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR