Recep Akakuş'un köşe yazısı.

İnegöl coğafyasında yer alan “Oylat Kaplca’sı ”, Roma ve Bizans devirlerinde de bilinen ve de halk tarafından kullanılan bir ılıcadır. Şu kadar var ki kaplıca, adını bulunduğu yerin coğrafî özelliğinden ve suyunun niteliğinden değil de yörede sıkça vuku bulmuş olan ölüm olaylarından almıştır. Zira “Oylat ” sözçüğünün açılımı: “öl-yat ” terkibidir ki bu da, “ölüler yatağı” anlamına gelmektedir.

Diğer yandan Oylat Kaplıcası’nın hemen yakınında yer alan “Kazmıt Yayalası” ile bağlantılı olarak da “Mîz Ali Derbendi” yer almıştır ki “Kazmıt ” sözcüğünün açılımı da ölümün mutlak olduğu tehlikeli bir mevkî ve mahal demektir.

Görülüyor ki tarihî süreçte Oylat Ilıcası ve yakın çevresi, emniyet ve güven açısından pek iç açıcı olmadığı gibi tedavî için bu ılıcaya gelmiş olan hastalar, vefat ettiklerinde-çok kerre- evlerine götürülememiş ve ılıcanın yakın çevresine defnedilmişlerdir. Bu nedenle ılıca çevresi, ölüler yatağı haline geldiğinden halk arasında bu ılıca, “Oylat” adıyla şöhret bulmuştur.

İşletim ve yönetim tarzına gelince; tarihsel süreç içinde Oylat Kaplıcası ve çevresinde yer alan Demircü Pazarlu /Saadet Köyü, fetih sonrasında uzun yıllar –takriben- Yıldırım Bayezid devrine kadar Osman Gazi’nin oğlu Pazarlu Bey ile Turgut Alp’in oğlu İlyas Bey’in kontrolunda kalmıştır.

Tahrir defteri kayıtlarına göer e burası, bazan karye ve bazan da mezrea statüsünde değerlendirilmiş ve de doğancı başı dirliği olarak tescil edilmiştir. Vakıf statüsünde değerelendirildiği yıllar da olmuştur. Halk arasında 93 Muharebesi olarak anılan 1876 -1877 Türk- Rus Muharebesi sonrasında Kafkasya coğrafyasından göç eden bir kısım mühacirler, yöreye iskân olunmuştur.

Bu sebeple yörede: Pazaralanı / Saadet Köyü-Hilmiye/Oylatdere –Mesrûriye ve Bahçekaya köyleri oluşmuştur. Yakın çevrede yer alan Koca Yayla - Alaçam Yaylası - Zındancık Yaylası ve Kazmıt Yaylası hayvan yetiştiricleri için çazip yaylalar olmuştur.

Domaniç Derbendi’nde Emniyyet ve güvenliğin daha rasyonel bir şekilde sağlanması için söz konusu derbent yöresi, Sultan II. Abdülhamid’in av sahası olarak belirlenmiş ve derbent üzerinde “Arap Oturağı” ve “Kondoktor” adı ile anılan emniyet ve güvenlik noktaları oluşturulmuştur.

Bu arada Yel değirmeni ile Dikilitaş arasında 25 ocak halinde ve dağınık olarak yaşamakta olan “Yaya Birlikleri”ne mensup topluluklar da Pamukça Köyü’ne aktarılarak bu yörede yer alan soğanlık mevkiinde Mâz Ali=Muzal /Gündüzlü adıyla büyük yeni bir yerleşim alanı oluşturulmuştur.

 “Dedelik” adı verilen mevkiden de Domaniç Derbenti gözetim altında bulundurulmuştur. 1640 ve 1670 yıllarında İnegöl üzerinden Kütahya’ya giderken Evliya Çelebi, Domaniç Derbenti’ni eşkiya baskısı altında güç şartlar altında geçerek Koca Yayla’ya ulaşabilmiştir.

Bu durumu, seyehatnâmesinde çarpıcı cümleler ile anlatmaktadır. Gündüzlü Köyü’nün kuruluşu ile bağlantılı olarak gerçekleş- tirilen bu yeni yapılanma sonrasında Oylat Kaplıcası’nı, Hilmiye-Muzal –Ortaköy ve Deydinler Köyü üzerinden İnegöl’e bağlayan ve “Hasan Dede” güzergâhından geçen yeni bir yol da inşa edilmiştir. Kazmıt Yaylası’ndan geçen Mızal Derbendi de bu yeni yol aracılığı ile İnegöl’e bağlanmıştır.

Halk arasında 93 Muharebesi diye anılan 1876-1877 Türk- Rus Savaşı sonrasında Kafkasya coğrafyasından İnegöl coğrafyasına gelen göçmenlerden bir bölümü, Oylat Ilıcası’nın çevresine yerleştirilerek Hilmiye, Saadet ve Mesrûriye köyleri oluşturulmuştur. Bu sırada Hilmiye Köyü’nün kurucusu durumunda olan Gültekin âilesi, Oylat Ilcası bitişiğinde yer alan ve mezrea niteliği taşıyan 6-7 dönümlük bir araziyi “zilyed sahibi ” olarak işletmiş ve Oylat Ilıcası’na gelenlere de özel olarak, hizmet sunmuştur.(YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR