Yedi yaşındaydım tepemize ilk bombalar yağdığında. Dört katlı apartmanın ikinci katındaydı evimiz… Geceydi, uykudaydık, annem, babam, büyük annem, dedem, abim ve ablam vardı, bir de ben ve kardeşim Hanzala…
Korkunç bir sesti duyduğum, sonra yer ve gök sarsıldı, çöktü tepemize koskoca bina, yerle bir oldu her şey… Geceydi, soğuktu, yağmur vardı inceden… Hanzala kucağımda kaç saat baygın kaldık, ya da öldük bilmem ki… Gözümü açtığımda gün ağarmaktaydı, yolun ortasında öylece fırlatılmış yatıyordum, kucağımda Hanzala… Mavi gözleri parlıyordu, sarı saçları kan ve toz, ağlıyor, ağlayamıyordu, boş bakıyordu, bana etrafa, duman tüten enkazlarla dolu sokağımıza, taş yığını evimize…
Kolumda bacağımda birkaç kesik vardı kanı kurumuş, Hanzala’nın da başında… Sağda solda koşuşturanlar vardı telaşeyle. Bizim evimiz ve apartman enkazında hummalı bir çalışma vardı. Denedim kalkamadım, izledim öylece, kucağımda sarı saçlım…
Öğlene doğru çıkarttılar hepsini, dizdiler asfaltın üzerine, çok güzeldi annem yine, gülümsüyordu babam, ablamın parçalanmıştı kafası, abimin iki bacağı yok… Hepsi kıyamdaydı sanki, nur akıyordu dedemin sakalından, ninem öyle sapsarı, bembeyaz, yemyeşildi teni, kisvesi…
Koştum koşabildiğimce sarıldım, öptüm kokladım hepsini, feryat figan ağladım, nafile… Kucağımda Hanzala, öylece baktı, hep baktı, hep baktı…
Kalakaldık öyle iki başımıza, ben Yusuf ve Hanzala…
Evimiz yok, kimsemiz yok, esvabımız yok, yiyeceğimiz, içeceğimiz yok…
Ama ben abiyim Hanzala’nın umudu, ben abiyim, dün gece ve artık her gece kimsesi kalmayan Gazzeli çocukların abisi…
Bir gecede büyüdüm ben, o manasız dehşetli gecede… Bir elimde tasım var, yiyecek dağıtır ya birileri, kimi çorba, kimi ekmek, kimi makarna bulurum, un bile olur işte ne bulursam. Hanzala’m diğer elimde, aç ve sefil…
Ne oldu bilmem, niye oldu bilmem amma her gece ve her saat bombalar yağıyor üstümüze… Kim yapıyor, neden yapıyor ve neden yardım etmiyor kimse… Annem hep iyilik yaptı, babam öyle dualar öğretti bize, kötü bir sözümüz de yok kimseye…
Evimiz yok, suyumuz yok, hep kaçışıyoruz, gidecek yerimiz yok… Hastaneyi bombalamışlar dün, çok çocuk ölmüş, çok anne ölmüş, Hanzala soruyor “neden abi, neden?”… Cevabım yok, bilmiyorum çünkü… Kötü insanlar diyorum, çok kötü insanlar bunlar, bizi bitirmek istiyorlar diyorum…
“Müslümanlar kardeştir” demişti annem, peygamberimizin sözüymüş…
“Kaç kişiyiz abi, hepimiz kaç kişiyiz, yani Müslümanlar kaç kişi?” diye soruyor Hanzala, iki milyar diyemiyorum, utanıyorum… Bir ben varım bir Hanzala onu biliyorum, bir de Gazze’de bencileyin mazlumlar…
Bir yıl dokuz ay yedi gün geçmiş o dehşetli gecenin ardından, her gece öldük biz, hep saklandık, hep kaçıştık, hep ağladık, açız, susuzuz, hastayız, yalnızız…
Ah ailem cennette, abim ablam orada, bizi de görüyorlarmış öyle söylerdi dedem…
Ah onlar öldü ama onlar mutlu olmalılar, suya yiyeceğe ihtiyaçları yok çünkü, onların yardıma ihtiyaçları da yok muhakkak, yardım edenlerin en güzeline ulaştılar çünkü…
Ah ağzı Kur’an’lı dedem, dili dualı ninem, ah gözümü çöpten sakınan anam, ah merhametli babam, merhametlilerin en merhametlisine sığındınız da bizi unuttunuz mu?
Umudum tükendi, ümidim bitti, cesaretim söndü…
Ben Gazzeli Yusuf, kucağımda sarı saçlı, mavi gözlü Hanzala… Ölmek istiyoruz bir an önce, eninde sonunda olacak bu. Ölmek istiyorum kardeşimle beraber… Zor çünkü, Gazze’de yaşamak ölmekten daha zor…
Bir bomba daha bekliyorum şeytanın ordusundan, son bir defa daha, Hanzala’ma ve bana…
Ben Gazzeli Yusuf, dünya size kalsın, acilen alsın beni alacak olan, Hanzala’yı da… Dünya da size kalsın, Gazze de…
Ey dünyaya tamah edenler, sizin de gözünüzü toprak doyursun…