Merhaba İnegöl'ün güzel insanları!
İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.

Türk tarihinin en önemli şahsiyetlerinden biri olan Ertuğrul Gâzî, yalnızca Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna giden sürecin temelini atmakla kalmamış; aynı zamanda Anadolu coğrafyasının kaderini de değiştirmiştir. Onun Söğüt’ten Domaniç’e uzanan serüveni, İnegöl Ovası’nı da doğrudan içine almış ve bu toprakların geleceğini şekillendirmiştir.

Ertuğrul Gâzî, Karakeçili Aşireti’nin reisi olarak boyunu Dicle-Fırat Havzası’ndan çıkarıp Sakarya Havzası’na taşımış, Söğüt merkezli yeni bir yurt tesis etmiştir. Soy kütüğü bakımından Oğuzların Kayı Boyu’na mensup olduğu kesindir. Osman ve Orhan Gâzî adına bastırılan sikkelerde ve şifahî gelenekte bu aidiyet açıkça görülmektedir.

Babası Gündüz Alp’tir. Ancak İslâmî geleneklere uygun biçimde “Süleyman Şah” adını almış ve bu adla şöhret bulmuştur. Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın ismi, bu tercih için güçlü bir esin kaynağıdır. Zira Sultan I. Kılıç Arslan dahi, babasının adıyla tarihe “Süleyman Şah” olarak geçmek istemiştir. Bu nedenle Ertuğrul Gâzî’nin babasının Gündüz Alp iken Süleyman Şah adıyla anılması yadırganacak bir durum değildir.

Ertuğrul Gâzî’nin annesi ise Hayme Ana’dır. Eşi Gündüz Alp’i Caber Kalesi civarına defnettikten sonra oğullarıyla birlikte yurt edinme mücadelesine katılmıştır. Erzurum-Pasinler’den hareket eden Hayme Ana, evlatları Ertuğrul ve Dündar’la birlikte Söğüt ve Domaniç coğrafyasına gelmiş, burada uzun yıllar yaşamış ve nihayetinde Domaniç-Çarşamba Köyü’nde vefat etmiştir. Vasiyeti üzerine buraya defnedilmiş, kabri tıpkı eşi Gündüz Alp’in mezarı gibi bir ziyaretgâh hâline gelmiştir. Bugün dahi başta Karakeçili Aşireti olmak üzere pek çok Oğuz boyu kabir ziyaretlerini sürdürmektedir.

Ertuğrul Gâzî, ömrünün yaklaşık kırk yılını Ahlat çevresinde geçirmiştir. Malazgirt Zaferi’nin ardından özellikle Kayı Boyu’na mensup aşiretler Dicle-Fırat Havzası’na yönelmişti. Yönetim açısından bazen Ahlat merkezli Sökmenoğulları’nı, bazen de Mardin merkezli Artukoğulları’nı tercih etmişlerdir. Sultan I. Alaaddin Keykubad döneminde Erzurum Pasinler’den batıya göç edilmiş ve iki aşamada Söğüt-Domaniç coğrafyasına yerleşilmiştir. 1230-1231 yıllarında gerçekleştirilen askerî harekâtlarla elde edilen bu topraklarda Ertuğrul Gâzî yarım asrı aşkın bir süre yaşamış, 1281 yılında da kendi bileğinin gücüyle aldığı Söğüt’e defnedilmiştir.

Onun yeni yurdunu tasvir etmek gerekirse; Ertuğrul Gâzî, Söğüt’e oturmuş, yüzünü batıya çevirmiştir. Bir ayağını Domaniç Dağları’na, diğer ayağını Ahî Dağı’na (Cebel-i Ermeniye) uzatmıştır. İki ayağı arasında ise İnegöl Ovası yer alır. Bu ovanın Bizanslı yöneticisi Aya Nikola’dır. Dolayısıyla İnegöl, Ertuğrul Gâzî’nin coğrafî bakışının tam merkezinde, kaderini belirleyecek stratejik bir konumda durmaktadır.

Ertuğrul Gâzî’nin hayatı yalnızca Söğüt ve Domaniç’le sınırlı değildir; İnegöl ile olan bağı da onun mirasını anlamak için son derece önemlidir. Çünkü İnegöl Ovası, Osmanlı tarihinin ilk adımlarını atan Karakeçili obasının hem geçiş güzergâhı hem de stratejik hedefi olmuştur. (DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)

Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!