Nurettin Yıldız'ın Genç Gazete'de yayımlanan köşe yazısı.

 

SORU 1: Haram işler yapan firmaların deprem için yardımı kabul edilebilir mi?

Hocam biz ağır bir deprem gördük siz de biliyorsunuz. Bulunduğumuz şehri de terk edemiyoruz. Bize gıda ve eşya desteği geliyor. Bizim bulunduğumuz çadıra haram işler yaptığını bildiğim bir firmanın desteği geldi. Biz ailece oraya gelen destekten yiyoruz başka hiçbir imkânımız da yoktur. Bu koliyi çocuklarıma yedirebilir miyim yoksa bu hassaslığı olmayan biri ile değiştireyim mi?

CEVAP 1: Değiştirmeniz gerekmez. Siz fakir bile değilsiniz. Şu anda tam anlamıyla muhtaçsınız, acizsiniz. Bu ayrıntı ile ilgilenmeniz gerekmez. Allah Teâlâ size bu durumdan acilen kurtulmayı ve kendi kazancınızla ailenizi geçindirmeyi nasip etsin. Âmîn.

SORU 2: Depremden sonra çocuklarını yetiştirmekten korkanlara nasihatiniz nedir?

Hocam, on üç yaşında kızım var. Ardından da küçükleri geliyor. Bu depremden sonra ben çocuklarımı yetiştiremeyeceğim diye korkum arttı. Abartıyor muyum bilemiyorum. Bana nasihat edebilir misiniz?

CEVAP 2: Her batan güneşle biten bir gün bizi ahirete bir adım daha yaklaştıran gündür. Hiçbir şekilde bugün dünden daha iyi olamayacaktır. Allah Teâlâ bizi, bu günlerin mü'mini olarak yaratmayı dilemiş ve yaratmıştır. Bizim imtihanımız bugünlerin imtihanıdır. Bugünler de bu gördüğünüz gibidir; iman zayıflamış, başta Kur'an’ımız olmak üzere ibadetlere alaka bu hâle gelmiştir. Gerçekçi olmak zorundayız. Bu gerçekçilik şu anlamdadır:


 Kendimizi bir önceki neslin şartlarına göre sınırlayamayız. Biz bu fitne zamanını yaşıyoruz. Onların imtihanı yedi düvelin saldırısına karşı durmaktı. Bizim imtihanımız ise hayatı nefes alınan her noktasından kuşatan fitnelere karşı durmak olacaktır. Başta imanımız ve ailemiz olmak üzere her alanda kuşatılmış bulunuyoruz. Eğitim kurumlarımız, medreselerimiz ne yazık ki umut saçabilecek durumda değildir. Bir “akademik başarı” peşinden koşulan yegâne hedef olarak önümüze konmuştur. Tek başına akademik başarı ne getirir ne götürür, onu bile düşünecek vaktimiz ne yazık ki yoktur.

 
ÇAREMİZ YA DA YAPABİLECEĞİMİZ ŞU OLABİLİR:


• Evimizi, ev bireylerimizi adeta dünya sakinlerinin tamamı kabul edip mücadele edeceğiz.


• En temel eğitim noktalarından başlayarak çocuklarımıza eğitim vereceğiz. Mesela hafızlık en temel eğitim noktası değildir. İçi doldurulmuş bir iman eğitimi daha önceliklidir.

 
• Çevremizde iyi örnekler bulunursa ona şükredeceğiz ama iyi örnek bulacağız diye kendi çalışmalarımızı ihmal edemeyiz. Aile olarak tek kaldığımızı hissederek yapacağımız çalışma daha bereketli olacaktır.
 
• Asla umudumuzu yitiremeyiz. Umutsuzlarla yol alamayız. Bizim dinimiz bize, dünyanın son on dakikasında kalsak bile elimizdeki fidanı dikmeyi emrediyor. Kaldı ki elhamdülillah, ahirete yaklaşmış olsak bile son gün henüz değildir. İş yapılabilecek epeyi bir zaman vardır.


• İhlas ve himmetle yaptığımız işlerin sonucunu biz görmesek de melekler görüp bizim defterlerimize kaydederler. O da bizim için yeter biiznillah. Sabredin, yılmayın ve yorulmayın. Allah yardımcımız olsun.

NUREDDİN YILDIZ