Büyükşehir kanunun henüz çıkmadığı ama konuşulduğu yıllarda İnegöl Kent Konseyi Eğitim Çalışma Grubunun başkanlığını yapıyordum. O zaman Bursa Belediye Başkanı olan Recep Alptepe bir fax ile İnegöl ve belde belediyelerinden bilgi istemişti. Bu bilgi isteği İnegöl ve belde belediyelerinin Bursa’ya bağlanacağı intibahını veriyordu.

Bu intibaha İnegöl’ün bütün siyasi figürleri şiddetle karşı çıkıyordu. Aslında Recep Alptepe, Büyükşehir Kanunun çıkacağını, bu kapsamda İnegöl’ün Bursa’nın Merkez İlçesi olacağı haberini bir şekilde kulaklara fısıldamıştı. Yani kar suyu kulağa kaçmıştı ama İnegöl siyasetinin figürleri bu fısıltıyı duymak istememiş kulak arkası etmiş sırt üstü yatmışlardı.

Recep Alptepe’nin öngörüsü çok sansosyonel bir öngörü olmuş ve bütün İnegöl halkı bu konuşmasından dolayı Recep Alptepe’ye çok büyük tepki göstermişti. Zaman kimin haklı kimin haksız olacağını gösterecekti ama biraz beklemek gerekiyordu. Sansasyonel olarak dile getirilen bu durum doğal olarak İnegöl kent Konseyi’nin gündemini de meşgul etmeye başlamıştı.

Kent Konseyi Eğitim çalışma grubu başkanı olarak İnegöl’ ün Bursa’ya bağlanmasının birçok handikabı birlikte getireceğini, İnegöl’ün Bursa’ya bağlı merkez bir ilçe olmasından ise bağımsız bir il olmasının daha uygun olacağını, bununla ilgili siyasilerin bir çalışma yapmalarını dile getiriyordum ama kendimiz çaldık, kendimiz oynadık.

Küçük birkaç girişim oldu o da güdük kaldı. Her toplantıda ve her platformda İnegöl’ün ilçe statüsünde yönetilmesinin uygun olmayacağını belirtmiş olmamıza rağmen ne yazık ki o gün olduğu gibi bugünde siyasiler İnegöl’ün dertlerine çare olamıyor

İnegöl’de yaşayanların ve buradan kazandıklarıyla ailesinin ve kendisinin geçimini sağlayanların, egosunu buradan kazandıklarıyla şişirenlerin İnegöl için adım atması bir ahde vefa borcudur, bir insanlık borcudur. Zaman zaman çeşitli siyasi toplantılarda İnegöl’ün ihracatından, işletme sayısının çokluğundan, ülke ekonomisine sağladığı katma değerden bahsedilir ve hep kuru sözlerle övünülür.

İnegöl’ün ülke ekonomisine sağladığı katma değerin birçok olumsuz yanları var. Bu olumsuz yanların absorbe edilmesi iktidarın İnegöl için vereceği katkılarla ancak bir nebze olsun sağlanabilir. İnegöl için bir şeyler yapılması gerekiyor. İnegöl çamuru, kiri, kaosu, geri kalmışlığı, kültürsüzlüğü, boş vermişliği, adam sendeciliği, düzensizliği hak etmiyor.

Ülke ekonomisine verdiği katkının karşılığında hep ikinci sınıf ve üvey evlat muamelesi görüyor, kuru kuruya övünmenin bir anlamı yok. Laf ile peynir gemisi yürümüyor.

Geçen hafta İnegöl Kent Konseyi İnegöl’ün gelişmesi için adeta bir manifesto yayınladı. Yayınlanan bu manifestoya gözü kapalı olarak imzamı atarım, bunun yanında daha da yapılması gerekenlerin olduğunu da ifade etmek istiyorum. Ben öncelikle Kent Konseyi Başkanı Bülent Temelli’yi çabaları için tebrik ediyorum.

Tabi Bülent Bey’in yapacakları şeyler sınırlı. Elinizde yapabilme yetkiniz yoksa söylemleriniz eyleme dönüşmez ve yel değirmenlerine karşı savaşır durumda olursunuz. Umarım Kent konseyinin yayınlamış olduğu bu manifestoya bütün İnegöl bütün gövdesiyle sahip çıkar. Umarım öküzün altında buzağı aranmaz.

Umarım Büyükşehir Kanunu ile elimizden alınanlar yapılacak çalışmalar ile yeniden kazanılır. İnegöl il olursa neler kazanılır? İnegöl Büyükşehir Kanunu ile Bursa’ya bağlandığı için elimizden neler gitti? Saymakla bitmez. Kazançları ve kayıpları bir zahmet biraz da okuyucularım araştırsın. Yeni kazanımlar elde etmek umuduyla.

ÖZER YILMAZ