Özer Yılmaz'ın köşe yazısı

Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı yapıldı. YKS- Temel Yeterlilik Testi (TYT) Cumartesi günü, YKS- Akademik Yeterlilik Testi (AYT) Pazar günü sabah oturumunda, YKS- Yabancı Dil Testi (YDT) Pazar günü öğleden sonra ki oturumunda gerçekleşti. Aldığımız istatistik bilgilere göre üniversite eğitimi almak için en çok adayın sınava girdiği yıl bu yıl olmuş. Bu kadar insanın niçin üniversite eğitimi almak için çaba harcadığını çok anlamlandıramıyorum. Üniversite eğitim daha çok akademik eğitim yapmak, bilimsel araştırma yapmak ve bir meslek sahibi olmak isteyenlerin alması gereken eğitim. Ülkemizde ara eleman dediğimiz kalifiye çalışana çok ihtiyaç var ancak kimse kısa yoldan meslek sahibi olmak istemiyor. Oysaki kalifiye ara elamanın kazancı nice üniversite mezunu olup işe girenlerden daha çok. Ülkemizde işler piyasa ihtiyacına göre yürümüyor, üniversite eğitimi sanki moda olmuş bir akım gibi herkes sınava giriyor. Gerçi serbest piyasa koşullarına göre bir ürün arz talep dengesine göre piyasada kendine yer buluyor. Üniversite eğitimi de serbest piyasa koşulları içinde oluşan bir akım.

Üniversiteye giriş sistemi yeniden revize edilmesi gerekiyor öyle ki ortaöğretim sistemiyle entegre olabilecek bir sistem geliştirilmeli. YKS sisteminde TYT, AYT ve YDT var. TYT soruları daha çok 9 ve 10. Sınıfların müfredatından çıkıyor. O zaman TYT için 12. Sınıfın sonunu beklemeye gerek yok. 10. Sınıfın sonunda AYT’ den önce, AYT’nin yapılmadığı bir hafta sonu TYT yapılabilir. AYT için ise sorular 11 ve 12. Sınıfların müfredatından çıkıyor. 12. Sınıfın sonunda ise AYT Cumartesi günü, Pazar günü ise YDT yapılabilir.

Üniversiteye geçiş sistemini daha objektif hale getirebilmek adına ortaöğretim sisteminin de revize edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu revizyon, öğrencilerin okula devam devamsızlıklarından, derslerin müfredat programlarının içeriğine ve derslerin sayısına kadar bir bütünlük içinde yapılması halinde belki amacına ulaşabilir. Ortaöğretim eğitiminin içi öyle boşaltıldı ki nitelikli okullardan bile öğrenciler açık öğretime geçmeye çalışıyor. Devam devamsızlık konusu bir facia. İşini bilen, adamını bulan, raporunu alıp okula devam etmeden dershaneye giderek ortaöğretim eğitimini tamamlamaya çalışanlar yoğunlukta. Bu davranış biçimi; gelişim, dönüşüm ve karakterin oluştuğu dönemde öğrencilerde iyi vatandaş olma özelliğinin kazanılmasını engelleyecek nitelikte. Bakanlığımız devam ve devamsızlık sorununu 12. Sınıflarda çözmek için devam ve devamsızlık şartını kaldırdığını bir genelgeyle bildirdi. Bu genelge ile 12. Sınıf eğitiminin gereksizliği adeta ispat edilmeye çalışılmıştır. İşleri ‘Mış’ gibi yapmaya gerek yok, devam devamsızlık şartı aranmayarak öğlencilerin dershanelere gitmeleri adeta teşvik edilmekte. O zaman yapılacak bir şey var 12. Sınıf ders programı ve müfredat programı tamamen üniversiteye hazırlık amaçlı hazırlanabilirse sorun kökünden çözülmüş olur.

Birçok insan ortaöğretim eğitimini almadan üniversite eğitimi almak hem de en kallavi üniversitelerde eğitim almak istiyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Üniversite eğitimi ortaöğretim eğitiminin temelleri üzerinde yükselebilmelidir. Sistemler birbirinden kesin çizgilerle ayrılmadan birbirinin alt ve üst yapılarından yararlanarak sistem bütünlüğü içinde olmalıdır.   

Eğitim sisteminin olumsuzluğuna rağmen İnegöl Belediye Başkanlığı hafta sonu yapılan sınavda güzel bir hizmet sundu. Öğrencilerin, velilerin ve öğrenci yakınlarının hizmetine sunduğu dinlenme çadırları, sandalye hizmeti, çay kahve ve su ikramları çok yerinde bir hizmet oldu. Bu anlamda bu hizmetin yapılması fikrini kim ortaya atmışsa fikir sahibini ve bu fikri sahiplenerek halkın hizmetine sunan Belediye Başkanımız Sayın Alper TABAN’a teşekkür etmek gerekiyor, İnegöl halkı adına. Gerçekten hoş bir hizmet olmuştu, sosyal belediyecilik ve sosyal yönetişim açısından, darısı yeni hizmetlere.