Özer Yılmaz'ın köşe yazısı

Ülkemizde iki turlu Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk kez yapıldı ve seçim başarılı bir şekilde gerçekleşti. Bu seçimin sonuçları siyasi hayatımızda birçok değişikliğe neden olacak gibi görünüyor. Öncelikle bazı siyasi liderlerin seçim sonuçlarının milletin iradesini yansıtması nedeniyle sonuçlara saygılı olacağını açıklama yapmaları siyasi hayatımız ve demokrasi tarihimiz için çok değerli. Siyasi liderlerin, seçim sonuçlarını kabul edip bundan bir ders çıkaracaklarını söylemeleri önemli ama gereğini yapacakları ile ilgili bir söylem içinde olmamaları ise düşündürücü. Sonuçlara göre herkes kazançlı, kaybeden vatandaş.

Benim eleştirim milletin iradesinin tecelli etmesini hazmedemeyen, demokrasinin erdemlerinden bahseden bazı yorumcular olacak. Ne yazık ki bu sözde yorumcular ‘Demokrasi demek sandık demek değildir.’ Diyecek kadar milletin iradesini yok sayıp, gerçeklere gözlerini kapatmış durumdalar, başarısızlığa çeşitli kılıflar bulma çabasındalar. Herkes şunu kabul etmek zorunda artık Türkiye Cumhuriyeti eski Türkiye Cumhuriyeti değil. Dışarıya bağımlı olmadan bir politika geliştirmesine izin verilmeyen bir Türkiye’nin olmasına millet onay vermiyor. Kurucu liderimizin dediği gibi ‘Bağımsızlık benim karakterimdir.’ Sözünü kendine miğfer yapan Türk Milleti, oyunu mandacılıktan yana kullanmadı, adeta demokrasi şöleninin yaşanmasına vesile oldu.

Milletin iradesiyle seçimler çok şükür kazasız belasız huzur içinde geçti. Bundan böyle yeni iktidarın önünde çözülmesi gereken birçok sorun var. Zaman bu sorunların çözümüne yönelik politika ve icraat geliştirme zamanı. Milletin iradesi, ülkemizin ciddi sorunlarının çözüm noktası olarak Cumhurbaşkanımızı gösterdi. Şimdi yeni iktidardan vatandaş olarak bizlerin bir takım beklentileri olacak.

Öncelikle ülkemizin birliği, bütünlüğü her türlü politikanın önünde geliyor. Terörle mücadele süreklilikle ve kararlılıkla devam etmesi gerekiyor. Son zamanlarda teröre karşı yapılan mücadele insanımızın devletine güven duymasını sağladı. Güvenlik kuvvetlerimizin tek bir amacı var ülkemizde güvenliği sağlamak. Ülkemizin birliğine, dirliğine göz diken hainlere karşı canını siper eden güvenlik kuvvetlerimizin Allah yar ve yardımcısı olsun. Onların görevlerini gönül rahatlığı ile yapmalarına fırsat verecek her türlü desteğin verilmesine devam edilmesi gerekiyor. Eğer yasal bir boşluk varsa bu boşluklar derhâl giderilmeli.

Güvenliğin dışında, dar gelirli insanların alım güçlerinin iyileştirilmesi, özellikle hane halkı maaşı, asgari ücretin ve emeklilerin maaşlarının yeniden düzenlenmesi en önemli ekonomik sorun olarak karşımızda bekliyor. Emekli maaşlarının düzenlemesinde en düşük emekli maaşı asgari ücrete eşitlenebilmelidir. Adı üzerinde ‘Asgari ücret’. Bu ücreti insani bir ücret, bu ücretin altında hiçbir kimsenin ücret almaması gerekiyor. Bu düzenleme ile devletimizin işleyişine sosyal devlet anlayışı hâkim olmuş olacak, onun için yasal düzenlenmeler bir an evvel yerine getirilmelidir.

Madem Millet İradesi tecelli etti o zaman milletin iradesine uygun düzenlemeler yapılmasına devam edilmeli. Hak, hukuk, adalet, işe yerleştirme, işe alma gibi konularında objektif olunmalı, her vatandaşa şefkat eli dokunmalı. Özellikle nepotizme yol açan akraba ve adam kayırmacılıktan vazgeçilmeli, herkese eşit ve adil davranılmalı.

İhale konularında kamuoyu vicdanını yaralayan ya da olumsuz algılara neden olan uygulamalardan derhal vazgeçilmeli. Üretim ve istihdam konusunda çalışanların ve işverenlerin üzerinde ki vergi yükü ve diğer sosyal güvenlik yükümlülüklerinin azaltılmasına yönelik mevzuat ile ilgili gerekli düzenlemeler zaman kaybetmeksizin yerine getirilmeli.

Madem milletin iradesi tecelli etti, devletin her kademesinde bulunan kamu görevlileri devletin güvenirliğini zafiyete düşürecek eylem ve söylemlerden muhakkak kaçınmalı. Devletin güvenirliğini tehlikeye sokacak görevliler hakkında siyasi taraf olup olmadığına bakılmaksızın objektif olarak gerekli inceleme ve soruşturma yapılmalı.

 Vatandaş her hangi bir nedenden kaynaklı zorda kaldığında yanında devletinin olduğu güveni kendisine verilmeli. İktidar, milletin iradesinin tecellisinin nişanesi olarak her kesime şefkatli elini uzatmalı, barışın ve istikrarın sağlanmasına zemin hazırlamalıdır.