Bu yazımı emperyal güçlere karşı verilen mücadelenin sonunda ulaşılan zaferin duygularıma, ruhuma, beynime yansımasını dile getirmek için yazıyorum. İnsanlık onuru her zaman özgürlükten ve insanın kendi onurunu korumaktan yana tavır takınmış. Devletlerin de özgür, bağımsız ve hür olması ancak aldığı kararlara ve aldığı kararları uygulamasına bağlı. Bir Türk vatandaşı olarak ülkemin bağımsız olarak kararlar almasını ve onları uygulamasını isterim ve istiyorum. Devleti yönetmek bir örgütü, bir şirketi yönetmeye benzemez hele hele kahve köşelerinde oturup ahkam kesmeyle devlet hiç yönetilmez. Toplumumuzda iki üç kişi bir araya geldiğinde ya bir devlet, ya bir şirket, ya da başka bir örgüt kurma lafını eder, düşüncelerini açıklama mahareti gösterir. İnsanların düşüncelerini açıklamasından daha doğal ne olabilir diyebilirsiniz ama düşündüklerini açıklayanlar kimseleri beğenmez, her şeyin en iyisini kendisi bilir. .

Yönetim işi, bilimsel aktiviteler manzumesini oluşturur. Bu manzumeler içinde her türlü stratejik hedeflerbulunmak zorunda. Stratejik plan yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası boyutları olan bir nevi devletin anayasası gibi olmalı. Yönetim bir ekip işi, ben yaptım oldu mantığından uzak, karşılıklı istişarelerle karar alınması sürecini ifade eder. Devlet erkinde bulunan zevatlar kararını duygularıyla değil, bilimin ışığında aklıyla stratejik noktaların hakim tepelerinde bulunan ergleri de dikkate alarak verebilmelidir. Kadim kültürümüzde 'Tükürdüğünü yalamayacaksın' diye bir kavram var. Bu kavramı iliklerine kadar bütün milletinle yaşayacaksın. Her türlü projeksiyona göre önceden çalışılması yapılmış, sonuçları görülmüş, güçlü zayıf yönleri dikkate alınmış kararlar verilmelidir. Ben yaptım oldu, sonrada yanlış oldu diyerek tükürdüğünü yalamayacaksın. Bütün bunlara rağmen gücüne güvenerek yanlış olduğunu bildiğin uygulamayı bile bile uygulamaya devam edeceksin.

Bir örgütte alınan yanlış bir karar örgütün bitmesini sağlar, bir şirkette alınan karar şirketin iflas etmesini sağlar, bir ailede alınan yanlış bir karar aile birliğinin bozulmasına vesile olur, bir devletinyönetim işinde alınan yanlış bir karar devletin yok olmasını sağlayabileceği gibi insanlarının uzun yıllar unutamayacağı travmaları yaşamasına davesile olabilir. Bu amaçla devlet yönetimi, yönetim erginde ki kişilerın yanlış karar verip uygulamasını kaldıramaz.

İnsan ömrü en fazla bir asır, insanlar yaşadığı travmaları ömrü boyunca sürdürebilir, yok olunca o travma da yok olur. Devletlerin travması insan travmasından daha farklı sirayet ediyor. Bir ulusun mensubu olan bireyler dünya üzerinde var oldukça, insanın yaradılışının doğası gereği neslini koruma içgüdüsünden kaynaklanıyor olacak ki bir devlete her zaman sahip olmak isteyecektir. Bu isteği onun yeni devletler kurmasını sağlayacaktır ancak bu isteği mensubu oluğu ulusunun devlet kurmada ve kurduğu devleti yönetmede yaşamış olduğu travması hep karşısına çıkacaktır. Bu travmayı aşmak ancak kahraman liderlerin, ulusuna liderlik etmesiyle aşılabilmektedir. Bunun örneklerini tarih sahnesinde gördük ve bundan sonra da görmeye devam edeceğimizi düşünüyorum.

Çocuklarımızı onurlu, hür, bağımsız ve özgür ruhlu bir geleceğe yöneltebilmek için onlara biricik olduklarını, özel olduklarını, ruhen yaşayabilmelerini sağlayabilmek için eğitim felsefesini, eğitimin niteliklerini ve eğitimin şartlarınıdengeli oluşturmak gerek. Şairin dediği gibi 'Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım' ruhunu gelecek biriciklerimize katıksız bir şekilde verebilmek adına mücadele etmek gerekliliği ortaya çıkmakta.

Devletimizin temel yapı taşlarının harcında, çocuklarımızın özgürlük ruhunun yansıması dünya durdukça olabilmeli. Bu yansıma sadece sözde değil özde olabilmeli. Bu öz ancak ve ancak yeni şeylerin icadı ile yeni projelerin üretilmesi ile namerde muhtaç olmayacak zenginliğin oluşmasıyla olur. Ülkemizin özgürlük rüyası çocuklarımızın laboratuvarlarda sabahlayarak yeni buluşlarını önce milletimizin sonra da dünya milletlerinin hizmetine sunmasıyla olacağını düşünüyorum. Bu üretim başarısı toplumların özgürlüklerinin temelini oluşturabilir. Ülkemizin yeri muasır medeniyet seviyesinde bulunan her ülkeyle rekabet edebilecek gücü kendinde bulmalı, inanıyorum ki bu rekabet onu gelişmiş toplumların ligine çıkarır. Bütün bu olacaklar ancak kalbimde ki kelebekleri uçurabilir.