Merhaba İnegöl'ün güzel insanları!
İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.

Osmanlı tarihinin derin sayfalarında bazen aynı adı taşıyan iki büyük şahsiyetin izleri birbirine karışır. Bu karışıklığın en dikkat çekici örneklerinden biri, adını taşıyan vakfıyla İnegöl’de derin bir iz bırakan İshak Paşa'dır.

Aynı dönemde yaşayan ve sadrazamlık gibi yüksek görevlerde bulunan iki İshak Paşa'nın varlığı, tarihçileri uzun yıllar meşgul etmiştir. Ancak, arşivlerin tozu ve mimarî kitabelerin sessiz dili bu karışıklığı aydınlatmış, her bir Paşa’nın kendi izini net bir şekilde ortaya koymuştur.

Osmanlı kronikleri ve bunlardan alıntı yapan pek çok tarihçi, aynı devirde yaşayan iki İshak Paşa’yı uzun süre tek bir şahsiyet sanarak anlatmıştır. Sadrazamlık gibi en yüksek devlet görevlerinde bulunan bu iki Paşa’yı ilk kez birbirinden ayıranlar; Amasya Tarihi yazarı Âbid-zâde Hüseyin Hüsameddin Efendi ile Osmanlı Mimarisi alanında önemli eserler kaleme almış olan Ekrem Hakkı Ayverdi olmuştur.

Araştırmalar sonucunda yaşça büyük olan İshak Paşa’nın, Sırp asıllı olduğu ve Osmanlı akıncı beylerinden Paşa Yiğit’in manevi evladı olarak yetiştiği ortaya çıkmıştır. Üsküp’ün ilk sancak beyi olarak ün kazanan bu İshak Paşa, Anadolu ve Rumeli beylerbeylikleri gibi önemli görevlerin ardından üç kez sadrazamlık makamına getirilmiştir. Hayır eserlerinin tamamı Üsküp’tedir; oğulları İsa Bey ve Mustafa Paşa’nın inşa ettirdiği cami ve medreseler bugün hâlâ Üsküp'ün siluetine değer katmaktadır.

İnegöllü İshak Paşa ve Amasya Kökleri

Tarihin gölgesinde kalan diğer İshak Paşa ise İnegöl’lüdür. Babası İbrahim Ağa, herhangi bir resmi görev üstlenmemiş ancak dedesi İsa Bey, Amasya kökenli ve Yıldırım Beyazıt’ın silah arkadaşıdır.

İsa Bey’in muhtemelen Ankara Savaşı’nda (1402) şehit olduğu tahmin edilirken, onun adına kayıtlı dirlikler İbrahim Ağa tarafından işletilmiştir. Bu dirlik sınırları içinde kalan İsaören Köyü ise adını bu kökten alır.

İbrahim Ağa, devlet görevini kabul etmese de oğlu İshak’ı devlet hizmetine yönlendirmiş, onu dönemin önemli devlet adamlarından Yergüç Paşa’nın yanına vermiştir.

Güçlü bir maliyeci olarak yetişen İshak Paşa, zamanla devletin en üst kademelerine yükselmiş, Fatih Sultan Mehmed ve II. Bayezid dönemlerinde iki defa sadrazam olmuştur.

Tarihçiler bu İshak Paşa’yı kimi zaman Amasyalı, kimi zaman İnegöllü olarak tanıtmıştır. Abid-zâde Hüseyin Hüsameddin onu Amasyalı olarak kabul ederken, Kâmil Kepecioğlu ise "Bursa Kütüğü" adlı eserinde İnegöllü olduğunu ileri sürer. Gerçekte, İshak Paşa köken itibariyle Amasyalı olsa da gönlünü ve hizmetini İnegöl’e adamıştır.

İnegöl’de Yükselen Hayır Medeniyeti

İshak Paşa’nın en büyük hayır eseri ise İnegöl’dedir. İmaret sistemiyle inşa edilen külliyesi; cami, türbe, medrese, hamam, kervansaray ve vakıf gelirleri sağlayan dükkânlardan oluşur. Bu eser, İnegöl’ün şehir dokusunu ve manevi kimliğini yüzyıllardır ayakta tutan bir mihenk taşıdır.

Eşi Sultan Hatun, kendi türbesini İnegöl’de yaptırarak burada defnedilmiş, 1487 yılında Selanik Valisi iken vefat eden İshak Paşa da vasiyeti gereği İnegöl’e getirilerek cami haziresine defnedilmiştir.

İshak Paşa yalnızca İnegöl’de değil; Ankara, Kütahya, Bursa, İstanbul, Edirne ve Selanik gibi önemli merkezlerde de cami ve medrese gibi hayır eserleri yaptırmış; vakfiyesinde bu eserlerin tümü ayrıntılı olarak yer almıştır.

Bugün İnegöl şehir merkezine dahil olan Çeltikçi (Ulu Çeltikçi) Köyü de onun vakfına dâhildir. 1520 ve 1573 yıllarına ait tahrir defterlerinde bu köyden vakfa ayrılan yıllık vergi gelirinin 20.938 akçe olduğu kayıtlıdır.

Bugün İnegöl’de her adımda karşımıza çıkan tarihî yapılar, aslında İshak Paşa’nın devlet adamlığından çok, bir vakıf medeniyetinin öncüsü olduğunu gösterir.

Hem kendi devrinde hem de sonrasında, adını yaşatan bu eserler, yalnızca bir mimarî miras değil, aynı zamanda adanmış bir hayatın sessiz tanıklarıdır. Onun ismi, artık yalnızca tarih kitaplarında değil; İnegöl sokaklarında, cami duvarlarında, çeşme başlarında ve gönüllerde yaşamaktadır.

Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!