Son zamanlarda özellikle sosyal medyada, kaynağı ve kurucusu belli olmayan hesaplar tarafından geçmişe yönelik bir takım saygısız söylemler yazılmakta, çizilmekte, yorum yapılmakta ve yoruma açık olarak yayınlanmakta. Bu hesaplar belli ki belli bir mecra tarafından yönetilmekte. Bir bakıyorsunuz Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusundan en son görev yapan padişaha kadar herkes töhmet altında herkes hakaret altında; bir bakıyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları töhmet altında, hakaret altında. Bu insanların geçmiş ile ne dertleri var diye insan ister istemez sorgulayıcı bir zihniyetle yaklaşıyor yayınlananlara.

Geçmişi kötülemeye yönelik yayınları yapan hesapların muhakkak bir gizli amaçlarının olduğunu düşünüyorum. Küfürbazlığa kadar varan yapılan yayınların belli bir zümre tarafından sahiplenmesi, paylaşılması ve bu yayınların alkışlanması insanı daha bir düşünmeye sevk ediyor. Osmanlı da benim, Türkiye Cumhuriyeti de. Türkiye Cumhuriyeti durup durduk yerden çıkmadı. Osmanlı İmparatorluğu’nun toprakları üzerine kuruldu ve bu ülkenin nüvesini, Osmanlı İmparatorluğu’nun halkı oluşturdu. Bugün Türkiye Cumhuriyeti üzerinde yaşayan her Türk vatandaşı ülkemizin Osmanlı İmparatorluğu gibi cihan şümul olmasını ister. İstemek ayrı şey, yapmak ayrı. İstediğimiz hayallerimizin gerçekleşmesine emperyalist güçler izin vermez, bu unutulmasın. Bize düşen atalarımızın kanlarıyla bağımsızlığını sağladığımız cumhuriyetimizi korumak, onun ilelebet ayakta kalmasını sağlamak ve muasır medeniyet seviyesine çıkarmak için çalışmaktır.

Bazı bireylerin ve grupların ülkemizin kurtuluşu ve kurtuluşu ile dertleri var, sıkıntıları var. Akıl dışı yayın yapan insanların amaçlarını bilmek, hangi kaynağa mensup olduklarını irdelemek ve kimlere hizmet ettiğini belirlemek çok önemli. Bu insanların amaçlarının ne olduğunu bilmek, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her bireyin düşünsel anlamda uyanık olmasını zorunlu kılıyor.

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy geçmişimize saygı hakkında o kadar kıymetli bir şiir yazmış ki onun üzerine bizim bir şey demeye hakkımız bile yok. Şairimize saygı amacıyla şiirini kesintisiz alıntılıyorum.

ZULMÜ ALKIŞLAYAMAM

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım! ...

-Boğamazsam da!

-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.

Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;

Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!

Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...

İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?

Mevlana Hazretleri de ‘Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım. Bu sözler bize geçmişe takılıp kalmanın hayatın akışını değiştirmeyeceğini gösteriyor. Hayatın akışını değiştirmek ancak yeni şeylerin üretilmesiyle olur. Bir vatanseverin yapacağı en önemli görev geçmişe hürmet etmek, yapılan yanlışlara yeniden düşmemektir. Geçmişi kötüleyerek, geçmişe küfrederek, yeni bir şeyler üretmeden bir gelişme olmaz. Tarih tekerrürden ibarettir derler bu anlamda geçmişte yapılan hatalardan dersler çıkarmak eski hatalara düşmemek çok önemli. Geçmişi karalamak, kötülemek yeni şeyler üretmemek ancak gelişmeye takoz olmak isteyenlerin yapacağı işlerdir.

ÖZER YILMAZ