Ben seni rüyamda dahi aldatmadım.
Eczaneye giderek,
“Aldatılmama ilacı” almak istedim.
Eczacı beni uzun uzun inceledikten sonra,
Henüz böyle bir ilacın üretilmediğini söyledi.
Böyle bir ilaç olmaz ki, hem nasıl olabilir ki dedi.
Boynumu bükerek geri döndüm.
Arkamdan ne konuştuklarını ne düşündüklerini bilmiyorum.
Belki deli, belki veli dediler. Ne dedikleri çok da mühim değil.
Kötü niyetleri, merhametsizlikleri,
Sadakatsizlikleri, kandırılmaları, aldatılmaları
Nankörlükleri, yalan yere edilen yeminleri,
Bencillikleri, toplumsal vurgunları…
Düşünerek ne kadar çok aldatıldığımı his ettim.
Verdiğin sözü yerine getirmeyerek aldattın.
Çekini-senedini ödemeyerek aldattın.
Aldığın emanetleri zamanında vermeyerek aldatın.
Ödemeni zamanında yapmayarak aldatın.
Kazıklamaya Ticari zekâ diyerek aldattın.
Kiramı fahiş bir şekilde artırarak aldatın.
Duygularımdan faydalanarak beni aldatın
Ödemeni rahat yapasın diye yaptığım toleransı kullanarak aldattın.
Yalan söyleyerek aldatın.
Samimiyetimi istismar ederek aldattın.
Yeşil alanları beton yığınlarına dönüştürerek aldattın.
İyi niyetimi, sevgimi, merhametimi kendi çıkarların için kullanarak aldatın.
İyiliğe karşı. Nankörlük yaparak aldattın.
Güven ilişkisinin temelini oluşturan hakikat ilkesini bozarak aldattın.
Toplumsal düzeni ve kuralları önemsemeyerek, hakkıma tecavüz ederek aldatın.
Finansal zorluğumdan haksız kazanç sağlayarak aldattın.
Yaptığımız Sözleşmeye sadakatsizlik yaparak aldattın.
Gücünü, mevkiini kötüye kullanarak aldatın.
Partizanlık yapıp, hakkımı başkasına vererek aldattın.
Hukuki ve ahlaki sınırları aşarak aldatın.
Giyim ve tarzınla nefsimi azdırarak, tahrik ederek aldattın.
İhtiyacımı fazla kazanç kapısı görerek aldattın.
Seçimlerde oyumu alıp mecliste taleplerimi savunmayarak aldattın.
Başkanlık yaptığın şehirde hizmet yapmayarak aldatın.
Yoldaki çukurları doldurmayıp aracımın bozulmasını sağlayarak aldatın.
Tezgâhın önüne güzel sebze meyveleri gösterip, poşetime çürükleri koyarak aldattın.
Sanayi atıklarını yakarak, kirli hava soldurtarak aldattın.
Devletin namaz kıldırma memurusun. Vakitlere gelmeyerek aldatın.
Raporla birçok dersi boş geçirerek, ders vermeyerek aldatın.
Sana kiraladığım evi hor kullanarak, kırıp dökerek aldattın.
Kiraladığın ev veya işyerine fahiş zam yaparak aldattın.
Mesaine geç başlayarak veya erken bırakarak aldatın.
İş verenin mesai saatlerine riayet etmeyerek aldatın.
Çalıştırdığın işçinin hakkını vermeyerek aldatın.
Aldatın. Aldattın. Aldattın. Daha ne sayayım ki!
Azizim velhasıl
Aldatmak sadece cinsler arasında değildir.
Aldatmak ve Aldatılmaktan her tarafımız un eleğine döndü.
Herkes birbirini aldatıyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Dürüstlüğün, bir tercih değil, bir yaşam zorunluluğu olduğu unutuldu.
Toplum olarak karakter iflası yaşıyoruz.
Adalet, sadece dört duvar arasına sıkışmış gibi.
Afrika’da, Burkina Faso’da bulunduğum bir dönemde bir söz duydum, kulaklarımda hâlâ çınlar:
“Ben seni; kalbimde, duygularımda, düşüncelerimde ve rüyalarımda dahi aldatmadım.”
“Kahrolası insan nede nankördür. Hem cahildir hem de zalimdir.”
Son söz, Sözün özü; bizi aldatan bizden değildir. (Hz. Muhammed)