Yerli malı yurdun malı,her Türk onu kullanmalı.Yerli malı kavramı ülkemizde son günlerde gündem oluşturmuş olsa da geçmişte çok önem verilmiş ama günümüze kadar uzun bir süre unutulmuş bir kavram.Yerli Malının geçmişi 1.Dünya savaşı sonrası dönemlere dayanmaktadır. Türk Milli mücadelesi’nin başarıyla sonuçlanmasının ardından milli bir ekonomi oluşturma yönündeki ilk adım, Atatürk döneminde 17 Şubat 1923’te İzmir İktisat Kongresinde yerli malı üretilmesi ve kullanılması noktasında kararlar alınmış. 1923-1929 arası dönemde sanayide büyüme hızı ortalama %8.5 iken bu oran 1930-1932 arasında %14.8’e kadar yükselmiştir. Buna karşılık millî gelirden ithalata ayrılan pay 1923-1929 arasında %14.5 iken, 1933-1939 arasında %6.6’ya düşmüştür. Böylece Türkiye ekonomik kriz karşısında, Milli İktisat ve Tasarruf cemiyetinin planlı yapısı ve millî politikaları neticesinde sanayileşme ve büyüme politikasını devam ettirebilmiştir. Halkın yerli malına artan talebi karşısında bir yandan mevcut fabrikaların kapasitesi arttırılırken diğer yandan da yeni sanayileşme hamleleri başlatılmıştır.
12 Aralık 1929 tarihinde halkı tutumlu yaşamaya ve yerli malı kullanmaya özendirmek amacıyla bizzat devlet desteğiyle Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kurulmuştur . Milletin yerli malı kullanması, yabancı ülkelere para akışının azalması, toplumsal tutum bilincinin oluşması için 1946 yılından itibaren Yerli Malı Haftası kutlanmaya başlanmıştır. Cemiyet 1939 yılında adını “Milli Ekonomi ve Arttırma Kurumu” olarak değiştirmiştir. 1955 yılında da “Türk İktisat Cemiyeti” ile birleşen cemiyet, bugün de faaliyetlerine “Türk Ekonomi Kurumu” adı altında devam etmektedir. Yerli malı haftası adı 1983 yılında “ Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” olarak değiştirilmiştir.
Ekonomik krizlerin yoğun olduğu bir dönemde siyasi bağımsızlığımızın ekonomik zaferlerle taçlanabilmesi için yerli üretimin önemine farklı açılardan bakmak lazım.
Ekonomik Bağımsızlık: Yerli üretim, ülkelerin dışa bağımlılığını azaltır. Bir ülkenin kendi ürünlerini üretebilmesi, ithalata olan gereksinimi azaltır ve dış ticaret dengesini iyileştirir. Bu, ekonomik istikrarı ve bağımsızlığı artırır.
İstihdam: Yerel işgücünün istihdam edilmesini teşvik eder. Yerel üretim tesisleri ve endüstriler, işsizliği azaltır ve gelir sağlar.
Teknolojik Gelişim: Yerli üretim, yerel teknoloji gelişimini teşvik eder. Yerel üretim, inovasyon ve Ar-Ge'ye yatırım yapmayı teşvik eder, bu da yeni teknolojilerin geliştirilmesine ve rekabetçi bir endüstri altyapısının oluşturulmasına katkı sağlar.
Kalkınma: Yerli üretim, yerel ekonominin büyümesini teşvik eder. Yerel işletmelerin büyümesi, ülkenin ekonomik büyümesine katkıda bulunur.
Ulusal Güvenlik: Yerli üretim, bir ülkenin ulusal güvenliğini sağlama açısından kritik öneme sahiptir. Bazı stratejik ürünlerin veya teknolojilerin yurt dışından temin edilmesi zor veya riskli olabilir. Bu nedenle, yerli üretim, ulusal savunma için kritik malzemelerin teminini ve bağımsızlığını sağlar.
Kültürel Değerler: Yerli üretim, bir ülkenin kültürel kimliğini yansıtabilir. Özgün tasarımlar ve yerel el sanatları gibi öğeler, bir ülkenin kültürel değerlerini ve kültürel mirasını koruyabilir.
Sağlıkla kalın iyi haftalar diliyorum.