Ahmet Taştan'ın köşe yazısı.

Siyasetin artılarını ve eksilerini dile dolamanın zamanı geldi artık demeyecekti. Çünkü siyaset hayatın her alanına müdahale eden bir özellik taşır.

Siyasetin artıları nedir, diye düşünelim. Siyaset, toplum halinde yaşayan insanlar için bir koordine, bir organizasyon işidir. İnsanın tek başına yapamayacağı işlerden tutunda insanlararası birçok meselenin düzenlemesi noktasında siyaset faaldir.

Devlet daha çok kurum ve memur merkezli iken siyaset onların işleyişine yön veren bir unsurdur.

Bu düşünce bize toplumun düzenini sağlamak isteyen siyasetin artılarına işaret eder. Yani oldurmaya, yapmaya, inşa etmeye odaklanmış her tutum olumludur ve insanı memnun eder.

Siyasetin artılarını görenler, bunca insanın istek ve ihtiyaçlarına yetişmeye çalışırken yetemediği yerlerin de olacağını her akleden insaf sahibi bilir. Bu noktada toplumsal faydayı öne almış milleti için yollar, hastaneler, okullar vb.

 Daha saymaya gerek yok. Bir gayretin, bir mücadelenin olduğunu bilenler ve görenler geçmişten bu güne, artıları toplar toplar başarı hanesine yazar.

Siyasetin eksileri de her daim eksikleri görür. Hatta milletin faydasına olacak her ne varsa kendi çıkarı için eksiltmeye çalışır. Olmaz, yapamazsınız, yaptırmayız, durduracağız, gibi kelimelerle kurulmuş cümleleri çokça söylerler. Siyasetin artılarının kusurları ile beslenen bu eksi kafalılar, laftan başka bir şey bilmezler.

Milletin ihtiyaç listesinden çok kendi (özür dilerim kendilerinin bile değil, ellerine tutuşturulan) talepleri dillerine dolarlar. Nasıl bir kusur buluruz, nasıl başarısız gösteririz, nasıl yok sayarız gibi çürük işlerler meşgul olurlar. Bir işin ucundan tutup yardım etmezler. Köşeye sinmiş oradan güçten düşmesini beklerler.

Siyasetin eksileri, kendi kusurlarını, algı yönetimi ile siyasetin artılarının üstünü örtmeye çalışır mızrak çuvala sığmayacağını bile bile.

Kusursuz insan olabilir mi? Biyolojik olarak görmek için ışığa, duymak için ses frekansına ihtiyacı olan insan eksik yaratılmıştır. İstikamet üzere olması ancak ilahî olana kulak vermesiyle olur.

Siyasetin artıları, öz kaynaklara dayanarak öz kültürün öncülüğünde hükümet etmeye değil millete hizmet etmeye yöneltmişken nasıl olur da insan kör olur. 

İşte aşkın kör ettiği gönül gözü bir yanda aklın gözü kör olursa koskoca inşa edilmişleri göremez. Siyasetin eksileri, zaten eksik, kusurlarına bakmaya bile gerek yok. Çünkü imkan verilmedi bu güne kadar gibi kokuşmuş bir mazeretin arkasına sığınarak yaşamaya çalışıyorlar.

Sözü fazla uzatmayalım. Koskoca bir tecrübe ile tecrübesiz kıyaslanamaz. Usta ile çırak yarıştırılamaz. Akıllı adam trollerin laflarına kanmaz. Var olanı görür olmayanın varlığına da şahitlik eder.

Yok’u var kılmaya çalışan ve var’dan haberi olmayan akıllara ne denebilir. Onları da anlamıyorlarsa bu sözleri nasıl anlasınlar. Dostlara duyurulur.

 

AHMET TAŞTAN