At arabacı Sabri amca evinde fazla ekmek bulundurur bu alışkanlığı komşuları tarafından da bilinirdi. Evinde neden fazla ekmek bulundurduğunu soranlara “Benim evime en yakın bakkal 300 metre, gece bir misafiriniz gelse komşuyu uyandırmak bakkalı uyandırmaktan daha kolaydır” derdi.

Bir başka güzel insan Sebahattin Başaran, işyerine çevreden insanlar boş su bidonlarını bırakırlar. Hafta sonu yirmi kilometre mesafede bir pınardan bidonları doldurur getirir siz de pınar suyunu içersiniz. Su getirdiği dostlarından birisi “Dükkanında 70 adet bidon saydığım oldu” demişti. Bunu yirmi yılı aşkın sürdürdü.

Yine bir başka İnegöllü Yaşar Ünal, on beş yıldan fazla bir süre her gün kasap dükkanlarından kedilerin yiyebileceği atıkları edindi, sokak sokak dolaşıp İnegöl kedilerini besledi.

Bekir Hamlakay, yirmi bine yakın fidanı doğaya dikti, seksenli yıllardan itibaren vahşi doğaya yiyecek bırakıyor. Kurumları da, kişileri de böyle güzel bir geleneğin parçası haline getirdi.

BİR EV KİRALAMA HİKAYESİ

Nişanlı çift kiralamayı düşündükleri evin sahibi yaşlı amcaya yaklaştılar. Amca evinin önündeki kaldırıma su tutuyor oyalanıyordu. Yaşlı amcaya bir dostundan selam da getirmişlerdi. Aralarında şöyle bir konuşma geçti.

“Amca ben avukat bilmem kim, bu da nişanlım o da devlet memuru. İki ay sonra düğünümüz var o yüzden senin boş olan ikinci katı kiralamak istiyoruz.” Amca “Çocuklar sağ olun, şimdilik kiraya vermek istemiyorum.” dedi. Nişanlı çift söze girdi. “Amca biz evi de, evin yerini de çok sevdik, üstelik nişanlımın işyerine de çok yakın.”

Amca tatlı dille konuşuyor ama evi kiralamak istemediğini de ısrarla belirtiyordu. Çiftimiz bir anlam veremedi acaba amcamız kirayı yüksek tutabilmek için mi böyle bir yol izliyordu. Amca sonunda açıklama yapmak zorunda kaldı.

“Oğlum avukat olabildiğine göre kafan benden çok çalışıyordur. Çevren de benden geniştir. Yani ileride aramızda bir anlaşmazlık olsa sen kazanacaksın demektir. O yüzden kusuruma bakmayın.”

Çiftimiz amcanın şaka yaptığını düşünerek birbirlerine bakıştılar. Yeniden görüşmek üzere diyerek ayrıldılar. Fakat amca şaka yapmıyordu.  

BİR KARIŞ YUKARIDA

Yetmişli yılların başıydı, İnegöl’ün bir köyünde iki varlıklı ailenin tatlı rekabeti yaşanıyordu. Mesleklerinin de aynı olması bu rekabeti pekiştiriyordu.

O günün ölçülerinde ailelerden biri köye gerçekten güzel beş katlı bir apartman yaptı ve içine yerleşti. Bu o aileyi rekabette bir adım öne çıkarmıştı, hissedilebiliyordu.

Diğer aile derhal harekete geçti, tanınmış bir inşaat mühendisi ile görüşüldü. İnşaatı bir an önce gerçekleştirmek istiyorlardı. Mühendisimiz ailenin büyüğüne sordu.” Amcacığım nasıl bir bina istediğini anlatır mısın?”

Amcamız cevap verdi  “Bir kere ….. Ağanın evinden bir karış yukarıda olsun.”

TURHAN ŞAHİN'İN ÖYKÜ TADINDA İNEGÖL isimli eserinden düzenlenip yayına hazırlanmıştır.