(Salih Zeki Bayraktar’ın Anılarında)
Salih Zeki Bey’in anılarına dönüyoruz. Yunanlıların İnegöl’e yaklaştıkları ve buradan Eskişehir’e doğru yürüyecekleri önceden öğrenilmişti. Yunanlılar Gazhane tarafından İnegöl’e girdiler.
Yunan Komutan bir miktar askerini ilçede bırakarak İnönü’ye doğru ilerledi. Fakat İnönü’deki bozgun sonrası panik halinde kaçan Yunan Askerleri İnegöl’den geçerken, halk evlerden sıcak su dökmek, saksı atmak, silah kullanmak gibi tepkiler gösterdiler.
Bundan sonra İnegöl Yöresinde Çolak İbrahim Bey’in komutanlığında bir süvari birliği düşman mevzilerini gözaltında bulunduruyordu. 22 Mart 1921 sabahı silah sesleri ile uyanıldı. Bu silah sesleri Salih Zeki’ye ayrı bir heyecan veriyordu.
Çünkü düşman İnegöl’e doğru harekete geçmiş, Salih Zeki de kendisini verilen mücadelede oyalama kuvvetlerinin bir parçası gibi hissediyordu. Tam bu sırada atılan mermilerden biri bizim okulun (Şükrü Naili Paşa) bahçesine, diğer bir mermi de Hamidiye Mahallesi’ndeki Keresteci Zeynel’lerin deposuna düşmüştü. Çıkan yangın panik yarattı, komşuların yardımı ve ilkel tulumbanın gelmesi ile büyümeden söndürüldü.
Oyalama kuvvetleri yavaş yavaş çekilmeye başlamıştı. On beş kadar Türk askeri birerli kol da mahallenin önündeki çayırdan geçtiler. Bu Salih Zeki’yi çok heyecanlandırdı. Askerler mahallenin güney kenarında Kavaklı Hendek denilen yerde mevzilendiler. Bunların peşlerini takip eden Yunan süvarileri göründü, fakat hendekten açılan ateş sonrası caminin arkasına kaçıp saklandılar. Bu durumdan faydalanan askerlerimiz mahalle içine dağıldı, silah ve giysilerini saklayarak mahalleli oldular.
Ateş kesilmesinden bir süre sonra ateş edilen yere giden Yunanlılar da boş mermi kovanlarından başka bir şey görmediler. Mahallede tehditler savurarak aramalar yapsalar da bir sonuç çıkmadı. Türk Askerleri bir süre sonra birliklerine katılmak üzere mahalleden ayrılmışlardı.
Birkaç gün sonra ise mahalleye 20-30 kadar “haç” işaretli araçlar geldi. Bunlar İnönü’den Bursa’ya yaralı taşıyan Yunan’lı araçlardı. İkmal ve bakım için İnegöl’de konaklamışlar. İkinci İnönü yenilgisi sonrası Yunanlıların kaçışlarını da görmüş Salih Zeki.
Bursa’daki Yunanlı birlikleri; İnegöl, Yenişehir üzerinden Eskişehir’e doğru ilerlemeye başladılar. İnönü Savaşları sonrası düşman yılgınlığa düşmüş, sivil halka vahşice saldırıyordu. İnegöl Halkı da zorunlu olarak şehrin güneyindeki dağlık, ormanlık alana çekiliyordu.
10 Temmuz 1921 günü Salih Zeki’de ne yapacağını bilemiyordu. Babaanne komşular ile birlikte ormanlık bölgeye gitmek istiyor, daha sağlıksız olan anneanne ise zorunlu olarak kalıyordu. Salih Zeki yalnız yaşayan anneanne ile şehirde kaldı.
Bir süre sonra silah sesleri arasında Yunan birlikleri şehre girdi. Tellal vasıtasıyla “Yunan Komutanlığı herkesin emirlere uymasını istiyor. Hiç kimseye yasa dışı bir muamele yapılmayacak.
Herkes kapısına bir fener asacak ve bu fener sabaha kadar yanacak. Silahlar teslim edilecek. Ekmek bıçağı dışında bıçak bulundurulmayacak. Herkes korkusuzca işine gidecek” gibi ifadelerin yer aldığı bir duyuru.
TURHAN ŞAHİN'İN ÖYKÜ TADINDA İNEGÖL isimli eserinden düzenlenip yayına hazırlanmıştır.