Altmışlı yıllar, günlerden Perşembe, yani İnegöl’ün pazarı. Kapalıçarşı giriş kapısındaki bir bezzazın kapısında ayaklarından bağladığı tavuğu satmak isteyen biri belirir. Amcamız tavuk almayı düşünmediğini söylemişse de tavuğu satan ısrarcıdır.
Amcamız “Oğlum iki hafta önce senin gibi biri getirmişti aldım, tavuk topalmış hanım benimle dalga geçti, o yüzden tavuğu Kapalıçarşı’da şöyle bir yürürken görmem lazım.
Tavuğu satan “Tamam amca.” der, tavuğun ayaklarını çözer, Kapalıçarşı’ya salar. Kalabalığı gören hayvan ürkmüş, yakalamak da çok kolay olmamıştır. Amcamız parasını verir tavuğu alır. Sıkıntılı bir alışverişi tatlı bir anıya dönüştürmüştür.
KAVAL ARIYORUM AĞABEY
Altmışlı yıllar bir perşembe günü on sekiz yaşlarında bir genç, İshakpaşa Camii yakınlarındaki bir sergici esnafa seslendi “Kaval arıyom ağabey.” Sergici biraz düşündü ve “Oğlum şu köşedeki eczacı eski bir kaval ustasıdır, yaşlandı diye kaval yapmayı bıraktı, yalvar yakar razı et.” dedi.
Genç sevinerek eczanenin yolunu tuttu. “Amca ben kaval istiyom.” Eczacı amca “Bizde bulunmaz yavrum” cevabını verdi. Genç ısrarcıydı “Amca ben öğrendim de geldim, bana kaval yapıcan.”
Eczacı amcamız ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ki genci yollayan sergici beraberinde bir iki sergici ile eczaneye girdi. “Biz bu delikanlıyı çok sevdik, delikanlıyı kırma, ağzının ölçüsünü de biz alalım.” deyip manifaturacı metresi ile gencin ağzının ölçüsünü alıp “Haftaya gel.” diyerek uğurladılar.
Eczacı amca olanlara çok üzülmüştü. Sergici komşularına kızdı, söylendi ama çaresiz güzel bir kaval da temin etti, perşembe günü geldiğinde eczaneyi çalışanlarına bıraktı. “On sekiz yaşlarında bir genç gelip kaval soracak bu kavalı verirsiniz, para falan da almazsınız.”
KEKEME LİBERO
Libero mevkii, futbolda savunmanın en arka bölgesi olduğu için o bölgede oynayan oyuncular oyun esnasında genelde diğer savunma oyuncuları, stoper ve iki beki, konuşarak uyarır ve yönlendirirler. Bu yönlendirmeler takıma yararlı olduğu için istenilen bir durumdur.
Liberonuz kekeme olursa doğal olarak söylenileni anlamakta zorlanırsınız, ayrıca da uyarılar daha geç yapılmış olacaktır. En sıkıntılı durumlar da ofsayt taktiği uygulamalarında olur. Sizin liberonuz “Çık” diyene kadar topu kalenizde görürsünüz.
Ama olsun, amatör bir İnegöl takımı altmışlı yılların sonlarında böyle bir süreç yaşadı ve birçok güzel anı günümüze kadar aktarıldı.
KEMENÇE ARABADA GEZERDİ
Karadeniz kökenliydi, inşaatçılık yapardı, uzun yıllar İnegöl’de yaşadı. Otomobilinin arka penceresinde sürekli kemençe bulundururdu. Kemençeyi dinlemeyi çok sever, çalmayı da bilmezdi.
“Çalmayı biliyor musun?” diye soranlara “Kemençe çalmayı bilmiyorum ama İnegöl’deki kemençe çalanları biliyorum” der devam ederdi. ”Canım kemençe istedi mi, sürüyorum arabayı hangisine yakınsam onun yanına.”
TURHAN ŞAHİN'İN ÖYKÜ TADINDA İNEGÖL isimli eserinden düzenlenip yayına hazırlanmıştır.