Başarının elde edilmesinde ve hayatın zorlukları karşısında mücadele etmede kuşkusuz motivasyon önemlidir. Başarılı insanların verdikleri mücadeleyi adım adım izleyerek, gösterdikleri kararlılıktan beslenmek motivasyonumuzu arttırıp bizi harekete geçirecek enerjiyi oluşturacaktır.
Emil Cone derki ‘‘Bir şeyi yapabileceğimize kendinizi inandırırsanız, ne kadar güç olursa olsun onu başarırsınız. Fakat dünyada en basit işi yapamayacağınız kuruntusuna kapılırsanız, onu yapmanıza imkan kalmaz’’. Bu sözlerin doğruluğunun bilinciyle başarısızlığın kader, başarının ise ulaşılmaz ve hayal olmadığını öğrenmeliyiz.
Liderliği yaptığınız kurumlarda motivasyona her zaman ihtiyaç vardır. Ancak motivasyon her kurumda ve her kültürde aynı değildir. Kurumu ve kişileri iyi tanımak gerekir.Rahmetli babamın güzel bir sözü vardı.’Her at kamçıyla yürür, fakat her at aynı kamçıyla yürümez.’
Yıllar önce ülkemize ilk defa gelen Alman teknik direktör Christoph Daum Türk milletini tanımıyordu, bu nedenle nasıl motivasyon uygulayacağını bilmiyordu. Daum bir söyleşide ‘Beşiktaşın başında bir derbi maça çıkacaktım, yöneticilerden bir torba dolusu para istedim.Soyunma odasına astım ve futbolculara çıkın oynayın bu parayı alın dedim.Maçtan sonra para dolu torba bende kalmıştı. Bir sonraki derbide soyunma odasına üzerinde Beşiktaş forması olan engelli bir gazi getirdim. Futbolculara çıkın sizin için, bu ülke için savaşıp sakat kalmış bu gazi için oynayın dedim ve maçı aldık. Anladım ki Türk insanı çok duygusal onun duygularına hitap etmek gerek.’
Ahmet Şerif İzgören anlatıyor ‘ Atatürk orman çiftliğinin içinde süt fabrikası kurulacak, o dönem İsviçreliler bu konuda çok iyi. İşe başlamadan önce, tüm batılılar gibi ciddi bir ön araştırma yapıyorlar. İsviçreli danışmanlar yanlarında Türk çevirmenlerle beraber Ankara civarını köy köy dolaşıyorlar
¬- Teyze, senin inekler günde kaç kilo süt verir?
- Yavrum en fazla 3 kilo.
- Amca, senin inekler kaç kilo süt verir?
- 5 kilo.
İsviçreliler tüm bu analizleri yapıyorlar ve günlük 10 ton süt toplanacağını
hesaplıyorlar .Hata payı, Üretimdeki artış gelecek hesapları yapılıyor ve 20 ton süt işleyebilecek bir tesis kuruyorlar.İlk gün köylerden süt toplanıp geliyor : 40 ton! herkes şokta.İsviçreliler tercümanları alıp yine Ankara’nın köylerine gidiyorlar
- Teyze sen ineklerim 3 kilo süt verir demişsin,15 kilo süt vermişler Bu nasıl oluyor?
- Oğlum nazar değer diye öyle dedim.
- Amca sen 5 kilo demişsin, 20 kilo vermişsin?
- Oğlum nazar değmesin diye öyle dedim.
E tabii, elin İsviçrelisi nereden bilsin Türkiye’deki nazar faktörünü.
Çalışanını ve insanını tanımayan lider, soğuk demiri döven demirci gibidir.
Sağlıkla kalın iyi haftalar dilerim.