Siyonist katiller, devlet kurma hayallerini 19. yüzyılın ortalarında Avrupa devletlerinden destek alarak kurmaya başlamışlardır. Bu hayal önce Avrupa da şekillenmiş ancak Avrupalılar her olayda olduğu gibi bu olaydan da başarılı bir şekilde kurtulmayı başarabilmişlerdir. Siyonist İsrail’in kurulması Büyük Britanya himayesinde Arz-ı Mev’ut olarak kabul edilen vaat edilmiş topraklar üzerinde kurulması fikrinin şekillenmesi 1848 yılında başlamıştır.
1870 yılından itibaren Filistin topraklarına Yahudilerin göç etmeleri istenmiş, 1870-1896 yılları arasında o zaman Osmanlı Toprağı olan Filistin’de 17 kadar toprak kolonisi kurulmuştur. Siyonist İsrail Devletinin kuruluş temellerini atan Theodor Herzl II. Abdulhamit ile birçok görüşme yapmış ve bu görüşme neticesinde sınırlı sayıda Yahudilerin Filistin’e göç etmesine izin verilmiştir.
Birinci Dünya Savaşından sonra Filistin halkının toprağına çökmek için bugün ki İsrail ordusunun temelini oluşturan terör örgütü Hagana 1920 de kurulmuştur.
1920- 1946 yılları arasında birçok terör eylemi gerçekleştiren Hagana Terör örgütü, İngiltere’nin Filistin Topraklarına göç etmelerine yönelik getirdiği kısıtlamaya karşı çıkmak amacıyla 1946 yılında büyük çaplı terör eylemi yaptı ve King David otelini bombaladı, bunun dışında sivil halka karşı çeşitli terör eylemlerini de gerçekleştirdiler.
Siyonist Soykırımcı İsrail’in temeli terör ile atılmış olup hala da dünya da en büyük terör örgütü olarak faaliyetlerine devam etmektedir. Bugün demokrasi havarisi kesilen batılı emperyalist ülkelerin 1947 yılında kurulan Siyonist İsrail’in yaptığı her türlü terör olayını ne yazık ki hep hoş görüyle karşılamışlardır.
Bugün Filistin’de, Lübnan’da, Yemen’de, Suriye’de gerçekleştirilen terör eylemlerine karşı bu ülkelerin vatandaşları kendilerini korumakla mükelleftirler. Bir topluluğun üzerinde yaşadığı toprağın düşman postallarıyla çiğnenmesine engel olmak için düşmana karşı yapılacak her türlü eylem mubah sayılması gerekir. Bu bağlamda topraklarını İsrail Terör Örgütünün elinden almak için mücadele eden Hamas’ın yaptığı eylemleri bu bağlamda değerlendirmek gerekir.
Hamas’ın topraklarını kurtarmak için girişmiş olduğu büyük mücadelenin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süreç içinde Gazze’de taş üstünde taş kalmadı. Hastaneden tutunda okullara kadar, kadın, yaşlı, çocuk demeden, canlı cansız her türlü varlık terörist İsrail tarafından hedef alındı. Bu eylemlere karşı bütün dünya suskun kaldı.
Bu suskunluk yetmiyormuş gibi üstüne üstlük bir de terörist İsrail, emperyalist ülkeler tarafından maddi ve manevi olarak desteklendi. İsrail’in yaptığı terör eylemelerine maddi ve manevi destek veren bütün kurum, kuruluş ve kişiler de en az terörist İsrail kadar suçludurlar ve bunun hesabını er ya da geç muhakkak vereceklerdir.
1920 Yılından beri terörizm ile kendisine toprak kazanım faaliyetinde bulunan Siyonist İsrail ne yazık ki bazı Müslüman ülkeler ve bazı Arap ülkeleri tarafından da desteklenmektedir. Hizbullah Lideri Nasrallah’ın öldürülmesine birçok Müslüman topluluk nara atarak sevindi. Diğer taraftan Hamas Lideri Haniye’nin öldürülmesine de sevinen topluluklar oldu, sevinen grubun başında ne yazık ki Filistin yönetimi geliyor.
Bir yerde eğer bir zulüm varsa ona karşı durmak her Müslüman ve her vicdanlı insanın birinci vazifesi olması gerekiyor. Nihayetinde Peygamber efendimiz şöyle buyurmuyor mu ‘Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse kalben buğz ediniz.’ Müslümanlar o kadar dağınık görüntü veriyor ki yanlışı eliyle düzeltmeyi bırakın ortak buğz edebilecek aynı duyguları bile birlikte gösteremiyorlar. Bu böyle olduğu müddetçe daha çok terör eylemleriyle karşı karşıya kalacağımız apaçık ortada.
ÖZER YILMAZ