Recep Akakuş'un köşe yazısı.

Fetih sonrasında İnegöl Ovası, geniş ölçüde pirnçlik haline getirilmiştir.Buralarda başta sivri sinek olmak üzere; böcek, kurbağa, yılan ve benzeri haşarat çoğaldığından İnegöl Ovası’nda camus adı verilen manda cinsi büyükbaş hayvan yetiştiriciliği dışında bir başka tür hayvancılık yapılamadığı gibi pirinç üretiminin dışında da bir başka tarım üretimine fazla yer verilmemiştir.

Şu kadar var ki pirinç üretimi sebebiyle çoğalan bu haşarat türü hayvanlarla beslenen doğan, şahin ve atmaca cinsi yırtıcı kuşlarının beslenerek büyütülmesine ve de eğitilerek devlet bünyesinde kurulmuş olan Doğancı Başı’na teslim ederek kazanç elde edilmesine ve de vergiden muaf tutulmasına vesile olan “pâzdârlık = kuş eğiticiliği mesleği ” doğmuştur.

Zira Osmanlılarda doğan, şahin ve atmaca kuşları, eğitilerek istibârât ve iletişim hizmetlerinde kullanılmıştır. Bu nedenle devlet teşkilâtı içinde doğancıbaşılık adı verilen bir kurum oluşturulmuştur. Kuruluş yıllarında Osmanlı’nın pirinç anbarı haline getirilen İnegöl Ovası’nda üreyen sinek, böcek, yılan ve çıyanla beslenen doğan, şahin ve atmaca cinsi yırtıcı kuşların yetiştiriciliği ve de eğiticiliği ile ilgili olarak pâzdârlık ve kayabaşılık mesleği doğmuştur.

Sözü edilen yırtıcı kuşlar, yuvalarını yalçın kayalar üzerindeki oyuklara yaptıkları için buralara tırmanarak doğan, şahin ve atmaca yavrularını toplayan “kayacıbaşı” lar olduğu gibi toplanan bu yavruları besleyerk eğiten pâzdârlar da ortaya çıkmıştır. Doğan, şahin ve atmacaların yuva yaptığı yalçın kayalar, başta Oylat= Ulular Kayası olmak üzere; Özce Kaya, Akkaya, Karacakaya, Mindos Kayaları ve Kilise Kayası gibi mahallerdir.

Kayacıbaşılar, söz konusu kuşları dikkatle izlerler; yavru yaptıklarında o yalçın kayalara tırmanarak doğan, şahin ve atmaca yavrularını alarak eğitmek üzere; pâzdârlara teslim ederlerdi. İnegöl coğrafyasında Sarıpınar ve Doğanyurdu köyleri ile Doğanca ve Çakırca adıyla anılan çayır ve çiftlikler, bu yırtıcı kuşların eğitim ve öğretim yerleri olmuştur.

Sarıpınar Köyü’nün tarihî süreç içindeki adı, Sırnâz’dır. Bu ismin açılımı ise sarılar ile meşgul olan insanların ikamet ettiği köy demektir. Değişik yerlerde ifade olunduğu üzere; doğan yavrularına “sarı” diye isim verilmiştir. Atmaca yavrularına da “çakır” adı veilmiş olduğundan atmaca yavrularının eğititildiği alanlara da çakırca çiftliği denmiştir. Günümüzde İnegöl’de Huzur Mahallesi olarak bilinen yer, eski Çakırca Çiftliği’dir.

Mahmudiye Mahallesi’nde Sarı Cami ve Doğan Spor terislerinin bulunduğu yer de Doğanca Çayırı olarak eski belgelerde görülmektedir. Günümüzde Doğanyurdu ismiyle anılan köyün tarihî süreçte kullanılmış olan isimleri, Alayna ve de Köçeklerdir. Zira bu yörede doğan yavruları beslenip eğitilmiştir. Bu işler ile meşğul olan kayacıbaşılar ve de pâzdârlar, ağırlıklı olarak, Sarıpınar Köyü’de ikamet eylemişler ve de “tekâlif-i divaniyye” adı verilen devlet vergisinden muaf tutulmuşlardır.

İNEGÖL COĞRAFYASINDA MEYVE VE SEBZE: İnegöl coğrafyasında başta ceviz ve kestane olmak üzere; elma, erik, kiraz, vişne, ayva, döngel, armut, iğde, kızılcık ve innap türü değişik meyve türleri, yetişmektedir. Geçmiş yıllarda, özellikle, kestane, ceviz, elma, şeftali ve de armut cinsi meyvelere ağırlık verilmiştir. Söz konusu meyvaların adını taşıyan köy isimleri dahî oluşmuştur. Söz gelimi: Kestane Alanı -Elma Çayırı- Kara Kiraz-Kozulca – Bozça Armut ve Kozören köylerinin İsimleri, bu tür simge isimlerdir.

Sebze ve zarzavat bakımından da İnegöl coğrafyası, çok zengindir. Bazı köyler, yetiştirdikleri sebze çeşitleri ile ün salmıştır. Söz gelimi: Kurşunlu Beldesi ile Çitli Köyü’nün biberi; Hamamlı Köyü’nün domatisi; Alibey Köyü’nün salatası; Cerrah Beldesi’nin fasulyası; Ortaköy’ün bal kabağı geniş bir şöhrete sahip olmuştur. Edebey Köyü’nün kirazı; Yenice Beldesi’nin ve Kıran Köyü’nün çileği; Hocaköy’ün üzüm bağları da geçmiş yıllarda geniş şöhret kazanmıştır. Günümüzde ise elma ve armut yetştirciliğinde başta İsaören Köyü olmak üzere; Edebey, Hamamlı, Süle, Gülbahçe ve Elma Çayırı köylerinin adı, öne çıkmıştır. Özellikle isaören ve Edebey köylerinde bu meyva türlerinin uzunca bir süre korunması için soğuk hava depo tesisleri de kurulmuştur.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR