Bay Hocayı da şehit vermek Osman’ı çok üzmüş olmalıdır ki Kulaca’yı alınca askerleri öldürtmüş ve kaleyi de yakmıştır. Osman Gazi’nin ilk fethi olan kalenin yerinin tarihçiler tarafından bilinmemesi, kabul edilemez bir durumdur.
İnegöl sempozyumu hazırlamak söz konusu olduğu zaman, bu konuya zaman ayırmayı öncelikli görev saymaya başladım. Yıllar önce ulaştığımız ve genel kanaatimiz haline gelen “burası eski Kulaca olamaz” sonucu, beni yenisini aramaya zorluyordu artık.
O zaman fethedilen Kulaca Kalesi, buranın dışında başka nerede olabilirdi. Bir taraftan bu soruya cevap aramakla meşgul olurken bir taraftan da Kulaca’nın Osmanlı devri kaynak ve belgelerindeki durumunu tespit etmeye yöneldim.
Arşiv kaynaklarında Kulaca: İnegöl’ün Osmanlı devrinde bir kaza merkezi olduğu bilinir. Ancak kazanın mahkeme defterleri 1700’lerden öncesi için bize bilgi veremiyor.
Çünkü eskileri günümüze ulaşamamış durumdadır.10 Bu durumda eski kayıtlar için tahrir defterlerine müracaat etmek gerekir. Hudâvendigâr Sancağı’nın sınırları içinde kalan İnegöl Kazası’nın bilgileri, Hudâvendigâr Sancağı defterlerinde bulunmalıdır.
Ancak eldeki 1487 yılı tahririne ait defterde köy ile ilgili bilgi yoktur. Sonraki tahririn defterindeki köy ile ilgili bilgilerin bulunduğu sayfalar da kopmuş ve kaybolmuş vaziyettedir.
Daha sonraki yıllarda düzenlenmiş bulunan Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri’nde (numara 166) ise Kulaca çok kısa olarak açıklanmış durumdadır.
Buradan anlaşılacağı üzere Kulaca Köyü vakıf köyler grubundandır. 1530 yılında köyde 23 aile ve 6 bekâr delikanlı yaşamaktadır. Buradan toplanacak vergiler Hatice Hatun isminde bir hanım tarafından vakfedilmiştir. Anlaşılan o ki vakfetmeden önce bu köy Hatice hanımın şahsi mülkü imiş.
Vefat etmiş olan bu bayan, kendisinin ruhuna Kur’an-ı Kerim’den cüz’ler okunması için buranın gelirini vakıf etmiş. Tayin edilen okuyucuların vazifelerini yapmaları karşılığında, gelir onlara tahsis edilmiştir. Vakfın işlerliğini yürüten mütevelli ve kontrol eden nâzır için de tahsisat yapılmıştır.
Tahrir defterindeki bu bilgiler çerçevesinde ortaya çıkan çok önemli durum şudur ki Kulaca Köyü vakıftır. O zaman düzenlenen bu vakfiyeyi incelemekle belki kale hakkında bilgiye ulaşabilmek mümkün olabilecektir.
Şimdilik tahrir defterlerini incelemeye devam edelim. 1530 tarihine ait bu defterin ardından Kulaca ile ilgili bilgilerin olabileceği defter, Hudâvendigâr Sancağında 1573 yılında yapılan tahririn vakıf defteri olmalıdır. Ömer Lütfi Barkan bu defteri incelemiş ve buradan derlediği bilgileri bir yayında göstermiştir.12 Hudâvendigâr Livası Tahrir Defterleri-I adlı bu çalışmanın 119. sayfasında verdiği bu bilgiler çok önem arz ediyor. Çünkü tahrir defterlerindeki bilgiler önceki defterlerin bilgilerini de araştırmacılara özetleyerek sunar. Yani kendi bilgilerinin kaynağı olan diğer defterlerin bilgileriyle bizi buluşturur. Belki daha önceki tahrirlerin Kulaca ile ilgili ulaşılamayan bilgilerle bizi tanıştıracaktır. (DEVAM EDECEK)
Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM
Uluslararası İnegöl Tarihi ve Kültürü Sempozyumu-1