İDARECİLİKTE HZ. OSMAN YÖNTEMİ

3. Halife Hz. Osman, 575′te Mekke’de dünyaya geldi. O tarihlerde Kureyşliler birçok kollara ayrılmışlardı. Bunların en önemlileri, Hz. Muhammet (s.a.v)’in de bağlı bulunduğu Haşimiler, öbürü Hz. Osman’ın soyu olan Emevilerdi. Bu iki aile Mekke’yi birlikte yönetiyordu.

Hz. Osman Müslümanlığı kabul ettiğinde 34 yaşında oldukça zengin çevresi geniş, itibarlı ve zarif bir tüccardı. Müslüman olduktan sonra, Hz. Muhammet (s.a.v)’in büyük kızı Rukiye’yle evlenmişti. Rukiye, vefat edince küçük kızı Ümmü Gülsüm’ü, Hz. Osman’a verdi. Bu nedenle kendisine “İki Nur Sahibi” anlamına gelen “Zinnureyn” deniliyordu.

Hz. Osman, yumuşak başlı, dürüst, son derece dindar bir kimseydi. İnsanlara karşı oldukça merhametliydi. Sağlığında cennetle müjdelenen ve Peygamber efendimizin övgüsüne defalarca mazhar olmuş sahabelerden biriydi. Hz. Muhammet (s.a.v)’i içtenlikle sever. Onun uğrunda hiç bir fedakârlıktan kaçınmazdı. Etkili bir konuşmacıydı. Kur’an-ı Kerim’in kitap haline getirilmesinde olduğu kadar Müslümanlığın yayılmasında da büyük çaba göstermiş ve başarı sağlamıştı.

Hz. Osman, Bedir Savaşı hariç bütün savaşlarda bulundu. Hudeybiye antlaşmasında Mekke’ye elçi olarak gönderildi. Tebük seferinde on bin kişilik İslâm ordusunun, bütün ihtiyaçlarını karşılayıp donattı. Ayrıca bin altın da para yardımında bulundu. Bütün malını İslamiyet’in yayılması, insanların kurtulması, huzura  kavuşması için Allah yolunda harcadı.

Hz. Ömer’in halifeliği sırasında seçtiği altı kişilik şûra azalarından biri de Hz. Osman idi. Bu şûra Hz. Ömer’in şehîd edilmesinden sonra Hz. Osman’ı halife seçti. Eshâb-ı kirâm ona bîat ettiler. Böylece hicretin 24. yılında hilafet makamına geldi.

Hz. Osman’ın on iki yıllık hilafeti süresince İslâm Devleti, Orta Asya’dan Atlas Okyanusuna kadar genişlemişti. İran, Azerbaycan, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır;  Basra, Küfe, Şam ve Mısır valilikleri tarafından yönetiliyordu.

On iki yıllık Halifeliğinin ilk altı yılı, tam bir güvenlik ve düzen içinde geçmişti. İslam coğrafyasında kusursuz bir denetim kurulmuş, tarım ve ticaret alanlarında büyük hamleler yapılmıştı.

Ne var ki, Müslümanlar zenginleştikçe yaşadıkları gösterişsiz ve yalın hayattan uzaklaşıp, dünya zevk ve nimetlerinden yararlanmak için çaba sarf ediyor, kendilerine saraylar ve konaklar inşa ediyor, değerli kumaşlardan kıyafetler giyiyor, günlerini gün etmeye bakıyorlardı.

Rekabet ve kin duygusu, varlıkla birlikte geldi.

Aralarına çıkar ayrılıkları giren Müslümanların birliği bozulmaya başladı, eski içtenlik ve gerçek dostluk yerini samimiyetsizliğe bıraktı. Hz. Muhammet (s.a.v)’in döneminde söz sahibi olan Müslümanlar ihtiyarlamış, onların yerine gelen yeni nesil ise idealizmden yoksun, maddeci ve çıkarcı olmuştu.

Öte yandan Kureyş’in iki kolu olan Haşimilerle Emeviler birbirlerine düşman kesilmişlerdi.

Emeviler, Hz. Osman’la olan yakın akrabalıklarından yararlanıp bütün yüksek memurlukları ellerine geçirmişlerdi.

Haşimilerin düşmanlığında, Halife Osman’ın Valiliklere, komutanlıklara ve üst düzey yönetim kademelerine kendi akrabalarını atamış olmasının payı büyüktü.

Müslümanlar arasındaki fitne büyüdü. Nihayet, Yemenli bir Yahudi olan Abdullah İbni Sebe adındaki bir münafık, Mısır’da kurduğu “sebeiyye” isimli  gizli teşkilâtla, cahil ve başı boş Mısır kıbtilerini aldatarak bir çapulcu alayı topladı. Asilerden onüçbin kişi, Medine’yi kuşatıp, halifeye, hilafetten çekilmesini teklif ettiler. Osman (r.a.) ise, (Server-i âlemin (s.a.v.) bana giydirdiği elbiseyi, elimle çıkarmam) buyurdu. Sahâbe-i kirâmın ve Tabi’înin içtihatları da böyle idi. Fakat âsiler ikna edilemedi. Hicretin otuz beşinci senesinde Medine’ye gelerek, Hz. Osman’ın evini kuşattılar. Muhasara, kırk gün devam etti. Hz. Ali (r.a.) nin oğulları Hz. Hasan ve Hüseyin ile Talha (r.a.) halifenin kapısında günlerce nöbet tuttular. Evin arka duvarını delerek içeri giren Haşimi isyancılar tarafından, Kur’an okur halde iken 82 yaşında şehit edilen Hz Osman’ın(r.a.)  son sözleri  “Yâ Rabbi Ümmet-i Muhammed arasındaki tefrikayı kaldır ve kendilerini birleştir” oldu.

İsyancılar iki gün Medine’ye egemen oldular. Korkusundan kimse sokağa çıkamıyordu. Hz. Osman’ın cesedi iki gün olduğu yerde kaldı. Sonunda Hz. Ali,  Hz. Osman’ın gömülmesi için harekete geçti. Ölüyü taşlamak isteyen isyancıları dağıttı. Hz. Osman’ın cenazesi, Medinelilerden ancak 20 kişi tarafından kaldırılarak gömüldü…

………

 

Yöneticilerimizin tafsilatlı incelemesi, ibretler alması gereken bir hayat hikâyesi: Hz. Osman…

Zira: ”Tarih, tekerrürden ibaret”  …  YUSUF ŞEVKİ YÜCEL-ARŞİVDEN- 16 AĞUSTOS 2011