Bir eğitimde bir berber ustası; “Berberlik mesleği artık öldü demişti bana.”
Şaşırarak nedenini sormuştum.
Hocam; “Ben yeni nesil traşları yapamıyorum.” şeklinde cevaplamıştı yılların berber ustası.
Düşünün makas ve taraktan ibaret olan berberlik mesleği, berber ustası kendini güncellemeyince berberlik mesleğinin öldüğünü sanıyor.
Söz konusu berber, yılların berber ustası olsa da günün berber ustası olamadığının farkında değildi…
Sadece ürünlerin kullanım tarihi geçmez…
Kendini güncellemeyen ustaların, öğretmenlerin, okul müdürlerin kısacası insanların da kullanım tarihi geçebiliyor.
Zira bir ekmek ikinci gün bayattır.
Sonrasında malum küfleniyor ekmek.
Küflenen ekmeğin tüketilmesi, bırakın karın doyurmasını insanı zehirler.
Dolayısıyla kendini güncellemeyen bir öğretmen dersine girdiği öğrencileri, kendini güncellemeyen bir okul müdürü de yönettiği okulu topyekun zehirler.
Hele korku dili ile bağırmayı, çağırmayı bir rol ve despotluğu bir tarz haline getiren bir okul müdürü; kırmaktan, incitmekten kısacası zehirlemekten öteye geçemez.
Hem dal kırar, hem de meyve yiyeyim der.
Saygın olmak yerine, saygı dilencisi olur.
Gücünü makamından alır.
Ben merkezli olur.
Böylesi müdürler, baştan aşağı şekilci olurlar.
Öğretmenlere ilham olamazlar.
İdealistim edebiyatına yatarak baskı ve korku ile bir tarağın dişleri gibi bütün öğretmen ve öğrencileri şeklen aynı hizaya getirmek için herşeyi yapmayı meşru ve reva görür.
Şimdi yazımızın başlığına geçelim…
Bir okul müdürü düşünün, toplantı var diyerek öğretmenleri toplayıp kendince öğretmenleri aynı hizaya getirmek için bağırıp çağırsın, masaya vura vura konuşsun.
Bir okul müdürü düşünün, öğretmenleri sınıf kapısının camından habersiz izleyip kusur arasın. Evet evet sınıf kapısının camından habersiz ve çaktırmadan izlesin.
Bir okul müdürü düşünün, özel gereksimli öğrenciyi odasına alsın eline sopa alıp tehdit etsin.
Bir okul müdürü düşünün, duvardaki saat pilini defalarca gündeme getirsin, bunun için öğretmenleri uyarsın ama öğrencilerin uygulama yapabilmesi için iki yıl boyunca ihtiyaç olan malzemeyi almasın.
Bir okul müdürü düşünün, öğretmenlere sırayla elini öptürsün. Evet evet yanlış duymadınız sıra ile elini öptürsün…
Bir okul müdürü düşünün, öğretmenin koyduğu yerden sınıf defterini alsın, sonra öğretmen sınıf defterini arayıp dursun. Sonrasında da öğretmeni; “Sen sınıf defterine sahip çıkmıyorsun” deyip uyarsın, suçlasın.
Bir okul müdürü düşünün, “Bana misafirlerimin yanında hocam diye hitap edenler var. Bana müdür bey diye hitap edeceksiniz” şeklinde öğretmenleri uyaracak, ama kendisi öğretmenlere ismi ile hitap edecek…
Bir okul müdürü düşünün, öğretmeni azarlasın, kırsın, fırçalasın ve küçük düşürsün.
Bir okul müdürü düşünün, daha çok öğrencinin staja gidebilmesi için okulun doğal paydaşı olan hiçbir oda başkanı, temsilcisi veya işyeri ile görüşmesin.
Bir okul müdürü düşünün, sabah giriş saatinde akşam çıkış saatinde okulun giriş kapısına dikilsin.
Bir okul müdürü düşünün, okulun paydaşı olan hiçbir kurumla görüşmesin, okulun karşısında bulunan çardakta oturup sigara tüttürsün, kahve içsin.
Bir okul müdürü düşünün, yeni geldiği okulda öğretmenlere yaptığı toplantıda üslupsuz bağırıp çağırsın. Daha sonra kendisine bu durum sorulduğunda eskiden damatların evliliklerinin ilk gününde gelinin gözünü korkutmak için kediyi duvara vurması misali ilk günde “Şok etkisi” yapayım desin…
Bir okul müdürü düşünün, okulda olmadığı gün “Oh be müdür okulda yok” dedirtsin.
Bir okul müdürü düşünün, korku kültürü dili ile kurum kültürünü inşa ettiğini sansın.
Bir okul müdürü düşünün, öğretmenlerin enerjisini, moralini ve motivasyonunu düşürsün.
Bir okul müdürü düşünün, ücretli öğretmenleri “Bak bu işin bir daha ki senesi de var” anlamına gelen cümleler kurup ücretli öğretmenlere adeta ekmekle gözdağı versin…
Bir okul müdürü düşünün, okul whatsapp grubunda yazılan her mesaja özellikle kendisinin yazdığı mesaja; “Emoji kabul etmiyorum” desin ve yorum yazılmasını istesin..
Ve belki de en trajikomik, en düşündürücü ve en paradoks olanı bu… Bir okul müdürü düşünün, “evlatlarım evlatlarım” deyip öğrenci edebiyatı yapsın her fırsatta… Dahası her defasında ben idealistim desin… Ancak diğer taraftan da rica minnetle işyerine yerleştirilen özel gereksimli öğrencilerin hepsini stajdan alsın. Evet evet öğrencilerin hepsini; “Ben böyle karar verdim” deyip stajdan alıp yaz boyunca evlerine ve belki de sokaklara mahkum etsin. Hem çalışıp hayata tutunmalarını, sosyalleşmelerini ve kendilerini değerli hissetmelerini hem de ailelerine katkı sunmalarını sekteye uğratsın…
Yazık günah değil mi, özel gereksimli öğrencilere?
Bir okul müdürü; “Ben daha kaç öğrenciyi staja yerleştirebilirim” diye arayışa girmek, kafa yormak yerine, staja giden öğrencileri de stajdan alması, izaha muhtaç bir tezattır. Zira bu karar, okulun amacına çok ters, öğrenci ve öğrenci aileleri açısından da çok talihsiz ve dramatik bir durum…
*
Bir zamanlar ülkenin birinde despot bir kral yaşarmış. Kim farklı bir görüş sergilemeye kalkar veya öne çıkarsa hemen defterini dürermiş. Ancak bunu gayet sembolik biçimde yaparmış. Kral, adı geçen kişilerden hangisinin defterini dürmek istiyorsa, o kişinin adı geçtiğinde bahçedeki laleler içinde fazla uzayan birini kılıcıyla biçermiş. Sonuçta lale bahçesindeki lalelerin hepsi aynı boyda olurmuş.
Fazla söze gerek yok.
Vaziyet tam da böyle…
Türkiye yüzyıl maarif modeline geçildiği bir zamanda bu tutum, bu anlayış ve bu tarza sahip okul müdürlerinin olması sizce de çok düşündürücü değil mi?
Kısacası bir okul müdürü düşünün; dediğim dedik, çaldığım düdük desin…
Oysa bir okul müdürü; okuluna ve topluma faydalı olmak istiyorsa; arif, zarif ve adil olmalı…
Ve elbette güncel ve duygusal zekaya sahip olmalı.
Bir okulu müdürü, her fırsatta sesini yükselterek, kaşını çatarak kendini korku, baskı ile var etmemeli.
Elindeki tek enstrüman korku, baskı olmamalı.
Bu, onu saygın yapmaz.
Kendini duygusal zeka, bilgi ve sevgi dili ile var etmeli.
İlham olmalı öğretmenlere…
Öğretmenlerin çekine çekine gittiği bir okul ortamı değil, öğretmenlerin koşa koşa gittiği bir okul ortamı inşa etmeli…
Sorumluluk duygusu ile yazdığım bu yazı, dikkate alınması dileğiyle…