Halil Muaz Köseoğlu'nun köşe yazısı

Öncelikle Allah ın rahmeti ve bereketi üzerinize, üzerimize olsun. 

Önemli olaylar üzerine kalemi eline alan ben, elbette ülkemizdeki kritik seçim öncesinde duygularımı ve düşüncelerimi somutlaştırmadan edemeyeceğim. Bu, taraf belli etme yazısından ziyade, daha çok tarafsızları etkileme ve eleştirme yazısıdır.

Öncelikle tüm okuyanlara iyi dileklerimi, sevgilerimi iletiyor ve şimdiden sadece ülkemizi değil tüm dünyayı ilgilendiren bu seçimden, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi tekrar başarıyla çıkabilmeyi temenni ediyorum.

Ey tarafsız ve kararsız kardeşim, Senin derdin ne? Ne zamandan beridir, üzerinde yaşadığın bu cennet vatanı bölücü unsurlara teslim etmek için çoktandır hazırda bekleyen, yüzüncü yıllında Cumhuriyet'i değiştireceğiz diyenlerin yanında saf tutan ve maalesef bütün bunları açıkça söylemekten çekinmeyen bir tarafın karşısında kararsızca susuyorsun.

 Daha kendi seçmenlerinin "Aday olma" diye dillerinde tüy bittiğini bildiğimiz bay bayın koltuk hırsıyla aday olduğu ve sözde seçim vaatleri diye Avrupa'nın buyruğu altına giren birinden mi medet umuyorsun?

Darbe gecesi elinde kahvesiyle keyfine bakan, hatta geçen seçim aday gösterdiği yol arkadaşını bu seçim sürecinde yerin dibine vurup ona  onlarca iftira atan bu adamın olduğu masanın değil yanında olmak, kararsız dahi kalmamalısın.

Sevgili okuyucum elbette bunların beceriksizliklerini sayarak metnimizi doldurmayacağım, keza Türk ve Müslüman olmanın verdiği sorumluluklara sahip herkes elbette tarafını çoktan seçmiştir.

Ülkemizin en zor zamanlarında bile ahlaktan uzak tavırlarıyla öne çıkanlara sandıkta en güzel şekilde ders vereceğiz inşallah. Peki Türk ve Müslüman olmanın verdiği sorumluluklar nelerdir? Bunu biraz açalım..

1.Herhangi bir kararsızlık durumunda bir müslümanın,  çoğunluk ne ise ona uyması yani tüm müslümanların ortak görüşte birleşmesidir.

2.İki taraftan birini seçme durumunda İslam ve Müslüman düşmanlarının gösterdiği oklara bakılır yani dış güçler diye adlandırılan bu açık düşmanın kimi istemediği, kimi hedef aldığı, müslüman bir birey için bir nevi yol gösterici unsurdur.

3.Akıl yoluyla hangi taraf bu ülkeye bu millete daha fazla hizmet eder, hangi tarafta milletin ve dinin adını aşağı çeker... İşte tam da buna bakılır.

İşte sevgili okuyucularım, bütün bu ve bunun gibi hususlar Türkün ve Müslüman ın sorumluluğudur.

 Tam bu noktada da asil milletimizin karasız kalma gibi bir tercihi olmamakla birlikte kendine ve milletine yakışanı yapması boynunun borcudur.

Çok değerli abimiz Selçuk Bayraktar'ın deyimiyle "Takozları kaldıralım ve yine tarih yazalım" inşallah diyorum ve siz okuyucularıma sevgilerin en büyüğünü gönderiyorum selametle...