Mehmet Arif Selim yazdı

Ramazan ayı yaklaştı. Bu mübarek zaman dilimini kendimizi düzeltmek ve daha fazla sevap kazanmak için bir fırsat olarak görmek gerekiyor. Bunu böyle ulvi bir fırsat olarak görenler var elbette. Fakat can sıkıcı başka bir fırsatçılık mevzusu var.

Her Ramazan öncesinde veya esnasında, bu mübarek ayı; daha çok kazanmak, fakat sevap değil, daha çok para kazanmak için bir fırsat olarak görenler mevzusu çok can sıkıcı.

Nasılsa insanlar Ramazan ayında belli ürünleri, özelliklede gıda ürünlerini mecburen alacak diye zam üstüne zam yapan bu firsatçılara yazıklar olsun. Ben şahsen bunlara asla hakkımı helal etmiyorum. Tabi bunların 'hak' diye bir kavram umurundaysa. Umurlarında değilsede umurlarında olacakları "bir gün" ün geleceğine yakinen inamıyorum, o yüzden rahatım.

İnsanların iftar sofrasında yiyeceğe bile göz diken bu para sevdası, bu doyumsuzluk ve parayı ilahlaştırma durumu umarım ki bu toplumun çöküşünü hazırlamaz...

Hiç kimse hiçbir şeyi zararına satmıyor, satsın diyen de yok zaten. Tabii ki herkes kar elde etmek için çalışıyor, bu çok normal ve buna ticaret deniyor zaten. Maliyetler arttıkça, ekonomik gidişatın etkisiyle zam yapilmasına da bir sözümüz yok. Ancak, gereğinden kat kat fazla zam yapan, hele bu zamları yaparken vatandaşın sofrasına göz diken, ilahı para olanlara elbette bizim de söz söyleme hakkimız var. Aynı sektördeki büyük firmaların aralarında anlaşıp, milleti kazıklamak için işbirliği yapmasına sessiz kalmak zulme rıza göstermek olduğu için buna sessiz kalamayız.

"Burası özgür bir ülke, istediğimizi yaparız" diyorlarsa, ben de bu özgür ülkede istediğimi yazarım.

Dünyada her beş saniyede bir çocuk açlıktan ölüyorken, 1 milyar 100 milyon insan temiz ićme suyu bulamazken, Gazze'de insanların evlatları paramparça edilirken, etrafımızda ve dünyanın pek çok yerinde ülkeler işgal ve kargaşa içerisindeyken biz böyle bir ülkede yaşamanın kıymetini ve şükrünü bilmiyorsak korkarım ki kıymetini bilmediğin şey elinden uçup gidecektir.

Eğer bu ülkede daha büyük ekonomik sıkıntılar olupta ülke batarsa, beya bir kargaşa olursa bundan kime ne fayda gelecektir? Bu paragözler kazandıkları paraları nerde yiyeceklerdir? Hak, hukuk, helal, vicdan, vatan, kul hakkı gibi kavramların hepsini bir kenara atıyorsak ve bunu para için yapıyorsak bizim ilahımız para olmuş demektir. Zira ilah demek, uğrunda herşeyden vazgectiğin ve bağlandığın şey demektir. O zaman "lailahe illa para" diyinde bizde sizi net olarak bilelim ve "adamların inancı bu, para için herşeyi yapmaları normal" diyelim ve sesimizi çıkarmalyalım.

Bu fırsatçılara karşı toplumsal tepkimizi, bunu yapan firmalara karşı boykotumuzu yaparak bizler; denetimleri sıklaştırıp en ağır cezaları vererek devletimiz gerekeni yapmalıdır.

İlahı para olanlara meydanı bırakırsak bunlar her fırsatta, bazen Doları, bazen Ramzanı, bazen benzini, ama her halukarda bir şeyleri bahane edip firsatçılik yapmaya devam edeceklerdir. Böyle bir ortamda ne enflasyon düşer, ne dar gelirli insanlarımız geçim sıkıntısından kurtulabilir.

Milleti ve devleti umursamayıp parayı ilahlaştıran bu firsatçıların insafina bu ülkeyi ve geleceğimizi bırakamayız. Bir ateş çemberinin içinde olan vatanımızı ateşlerden uzak tutmak için, ateşe benzinle giden ve kendi kazancından başka hiçbir şeyi unursamayan bu kapitalist zihniyetten bu milletin yakasını kurtarmalıyız.

İnsan bozulursa her şey bozulur diyoruz ya, bunu pek çok alanda olduğu gibi bu alanda da görüyoruz. Ne güzel söylemiş adam: "Dünyanın sorunu açları doyurmak değil, tokları doyuramamaktır" Dünyada ağırlikli olarak siyonist- evanjelist olan servet sahipleri ve ülkemizde de onların uzantısı olan servet sahipleri, doymaz bir şekilde vede servetlerine servet katmak için dünyayı ve ülkemizi ateşe atmaktan cekinmiyorlar yani doymuyorlar, doymuyorlar, doymuyorlar....

Gozünüzü toprak doyursun be...

Gözünüzü toprak doyursun..