Recep Akakuş'un köşe yazısı

ÇANAKKALE GAZİSİ HAMAMLI’LI AHMET ÇAVUŞ

Hayatımda en çok etkisini hissettiğim kişilerden ilki, Hamamlı Köyü’nden Ahmet Çavuştur. Bu zât Çanakkale Savaşı’nda şehid düşen dedem İbrahim Ağa’nın çavuşudur.

Edindiğim bilgiye göre; dedem İbrahim Ağa ile birlikte Çanakkale Savaşı’nda cephede birlikte bulunurken düşman tarafından atılan bir şaapnel parçası, dedem İbrahim Ağa’ya isabet etmiş ve onu, göksünden ağır yaralanmıştır.

 Ölmeden evvel Ahmet Çavuş’a: “Bak çavuşum, ben yolcuyum; artık gidiyorum; şayet sen sağ kalır ve köye dönersen benim dört tane çocuğum var onları, sana emanet ediyrum; onlara benim gözümle bak! ” demiş ve ruhunu o anda teslim etmiştir.

Savaş sona erip Hamamlı’lı Ahmet Çavuş köyü’ne dönünce dedem İbrahim Ağa’nın vasıyyetini unutmamış ve her onbeş günde bir Aşağıballık köyü’ne gelerek âile büyüğü olan pederim Hacı Hasan Efendi’yi ziyaret ederek âilemizin yaşantısı hakkında bilgi almış ve gerisin geriye köyüne dönmüştür.

Aramızda kan bağı olmayan Hamamlı’lı Ahmet Çavuşu’un yaptığı bu periyodik ziyaretler, yıllarca sürmüştür. Bu ziyaretlerin bir kısmına ben de bizzât şahit olmuşumdur.

Uzun boylu, levent yapılı ve kısa sakallı olan bu zât, kaba kuşluk vakitlerinde köydeki evimize gelirdi.

Babam evde ise eve girer; bir müddet babamla sohbet ederek âilemiz hakkında bilgi alır; ikram edilen mısır ekmeği ile yoğurttan oluşan menüyü yer ve köyden ayrlırdı.

Eğer köye geldiğinde babam evde yok ise içeri girmez; sokak kapısının kenarına çöker; kuzu çobanı olarak evde sık sık ben kaldığım için yaşlı Ahmet çavuşa, bizzat ben hizmet ederdim.

Annem tarafından hazırlanan mısır ekmeği ve yoğurttan oluşan ikram menüsünü Ahmet çavuşa sunar ve uğurlardım. O da “babana selam söyle!” der ve köyden ayrılırdı. Bazan mısır çöreğinin yanına yoğurt bulunmadığı hallerde artmut turşsu da ikram ederdim.

Böyle bir menünün hazırlanmasında en etkili neden, yerli köyler, buğday unundan ekmeklerini mayalı ve de bir iki aylık olarak yaparlardı. Onlar, bir-iki ay süreyle soğuk ve de kuru ekmek yerlerdi.

Mühâcir kökenli âilelerde ise tarlaya giderken kullanılacak ekmekler, mayalı olarak yapılır ve somun olarak anılırdı. Ancak evde yenecek ekmekler ise, çoğunlukla, mayasız çörek-ekmek şeklinde yapılır; sıcak iken katıksız bile yenirdi.

Şu kadar var ki mayasız çörek ekmekler, buğday ekmeği de olsa mısır ekmeği de olsa soğuyunca sertleşir ve katıksız yenmesi güçleşirdi. Özellikle sıcak mısır çörek etmeği - bir çeşit- pasta yerine geçerdi. Sıcak mısır çöreğinin taze yoğurt ile yenmesi insana doyumsuz bir zevk verirdi.

Bu nedenle dedemin çavuşu Hamamlı’lı Ahmed Çavuş, köydeki bizim evi ziyaret ettiğinde daima böyle bir ikram menüsü ile karşılanırdı.

Dedeme verdiği sözünü, Ahmet Çavuş, vefat edinceye kadar, kesintisiz, sürdürmüş ve evlat gözüyle babama ve amcamlarıma bakmıştır.

Nur içinde yatsın vefa âbidesi Hamamlılı Merhûm Ahmet Çavuşum! Bir vefâ âbiedsi olarak tanıdığım senin manevî huzurunda saygı ile eğiliyorum