Recep Akakuş'un köşe yazısı.

C-İNEGÖL’ DE İSHAK PAŞA İMARET CAMİİ-2:

Selânik valisi iken 1487 yılında vefat etmiş olan İshak Paşa, öldükten sonra nâşının, İnegöl’deki camii’nin hazîresinde kendi adına yapılacak müstekıl bir türbeye defnedilmesini vasıyyet etmiştir. Ancak o günkü siyâsî kojöktör gereği, nâşın İnegöl’ deki camii’nin haziresine defnedilmesine müsâade edilmş ise de adına müstekıl bir türbe yapılmasına müsâade edilmemiştir.

İshak Paşa’nın naşı, eşi Tacünnisa Sultan Hatun Türbesi’nin giriş kapısına göre sol yan tarafına bahçeye defnedilmiş; üzerine de mermer bir lahit ve kitabeli iki şahide taşı yerleştirilmiştir.

1937 Yılına gelindiğinde; bu yıla kadar türbe dışında kalan İshak Paşa mezarı, cami çevresinde yer alan mezarlık, İnegöl Belediye’since kaldırılırken İshak Paşa’nın mezarı da yerinden kaldırılmış; mermer lahit ve mezar taşları, eşi Tacünnisa Sultan Hatun Türbesi’nde koruma altına alınmıştır. Şu kadar var ki Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 1963Yılında gerçekleştirilen geniş tamirat ve tadilât sonrasında; İshak Paşa zevcesi Tacünnisa Sultan Hatun Türbesi de onarılmıştir.

Bu esnada 1937 Yılından bu yana türbe içinde muhafaza edilen İshak Paşa’nın mermer lahit ve kitabeli şahide mezar taşları da bir araya getirilerek türbe içinde yapay yeni bir mezar oluşturulmuştur.

Günümüzde türbe içinde görülen sandukaların düzenlenmesi, 1963 Yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen bu onarım ve tâdilât sonrasında yapılmış olan bir düzenlemedir.

Tarihî süreç içinde; Sultan II. Abdülhamid (1876-1908) devrinde 1876-77 yıllarında yapılmış olan tadilât ve onarım sırasında İshakpaşa Camii’nin hem giriş cümle kapı boşluğunda ve hem de iç mekânında son derece önemli tadilât yapılmıştır.

 Şöyleki: Önce duvarlarda alt sırada yer alan pencere boşlukları, genişletilerek, camiin iç mekânı, aydınlatılmıştır. Sonra fenerlikli ana kubbe altında yer alan iç mekân ile yan cenahlar arasında yer alan sağır duvarlar, kaldırılmış; yan cenahlar, açılan geniş birer kemer ile cami iç mekânı ile buluşturulmuş ve böylec; camii’in harem kısmı, genişletilmiştir.

Aynı zamanda cami cümle kapı boşluğu yeniden dizayn edilmiş; kapı üzerindeki inşa kitabesi alınarak yerine; Sultan II. Abdülhamit (1876-1908) devrinde yapılan tamirat ve tadilata ilişkin yeni kitabe, konmuştur. Çünkü Sultan II. Abdülhamid, 1876 Yılından itibaren İnegöl’deki İshak Paşa camii’ni ve medresesini mazbut vakıflar arasına aldırtmış ve İnegöl’ deki İshak Paşa Camii ve külliyesi, Sultan camii statüsüne geçirilerek burada hitabet hizmeti ihdas olunmuştur.

Bundan dolayı; camiin harem kısmına bir ahşap minber, bir ahşap vaaz kürsüsü, bir ahşap müezzin mahfeli ve iki adet de yine ahşap maksûre ilave edilmiştir. 1876-77 yıllarında yapılan bu geniş çaptaki tamirat ve tadilât sonrasında halkın hizmetine açılan İnegöl İshak Paşa Camii’nde halka; devletçe görevlendirilen görevliler tarafından hem imamet, hem hitabet ve hem de vaaz ve irşat hizmeti sunulmaya başlamıştır.

“Ehl-i Vezâif” adı verilen ve de vakfiye gereği cami ve külliye ile ilişkilendirilen İshak Paşa âzâdlılarının, bu yıldan sonra-vakfiye bağlantılı-mabedle ilişkileri cami ve külliye, mazbut vakıflar arasına alındığı için ortadadn kaldırılmıştır.

Böylece; bir anlamda, üstlendikleri misyon itibariyle, Cuma Camii ile İshak Paşa Camii, aynı noktada buluşturulmuş olduğundan her iki camide de cuma namazı kılınmış ve hutbe okunmuştur.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR