Bugün de siyonist işgalciler, benzeri bir gerekçeyle, yani “bu çocuklar büyüdüklerinde bizim hedeflerimiz için tehdit oluşturacaklar” bahanesiyle, günahsız yavruları kasten katlediyorlar.

O zâlimler de -inşâallah- Kurʼân-ı Kerîmʼde kıssaları nakledilen “çocuk kâtilleri”nin âkıbetine dûçâr olurlar.

Elbette bu nevî tecellîler -imtihan sırrına binâen- birden olmuyor; büyük sabır istiyor, sebat istiyor, çilelere tahammül istiyor, en mühimi de müddet istiyor.

Zira Cenâb-ı Hak zâlimlere de mühlet verir, fakat aslâ ihmâl etmez. Vakti geldiğinde zâlimlerden mutlakâ intikâmını alır.

Mekke devrinde câhiliye müşriklerinin müslümanlara uyguladığı muhâsara üç sene sürmüştü.

Tıpkı bugünkü Gazze gibi müslümanlar o zaman da bir bölgeye hapsedilmiş, giriş-çıkışlar ve yardımlar yasaklanmış, müʼminler açlık-susuzluk ve her türlü mahrûmiyete mahkûm edilmişlerdi.

Açlıktan ağlayan çocukların feryatları komşu mahallelerden duyulur olmuştu. Bugünkü Gazzeʼye benzeyen bir hâl yaşanmıştı. Fakat üç senelik sabır imtihanının ardından, ilâhî yardım umulmadık bir şekilde tecellî etti.

Mehmed Âkifʼin;

Aczin ki ezilmekti bütün hakkı, dirildi;

Zulmün ki, zevâl aklına gelmezdi, geberdi!

mısrâlarında târif ettiği ilâhî lûtuflar, birer birer tahakkuk etmeye başladı.

Müʼminleri, her türlü ezâ, cefâ ve işkencelerle yıldırmaya çalışıp onları Medîneʼye hicret etmeye mecbur bırakan Mekkeli müşrikler, çok geçmeden şiddetli bir kuraklık ve kıtlığa dûçâr oldular.

Hattâ semâya bakıyorlardı, açlıktan gözleri kararıyordu. Cenâb-ı Hak birkaç sene sonra müʼminleri mazlûmen çıktıkları Mekkeʼye muzafferen döndürmüştü.

Günümüzün modern câhiliyesinde de son dokuz aydır İsrail katliamlarına direnen, Allah için, din için, vatan için fedâ-yı cân eden müʼminlerde, ashâb-ı kiramdakine benzer îman, sabır ve sebat tezâhürleri gördük.

Ümîd ederiz ki Gazze müdâfaası da müʼminlerin zaferiyle neticelenir; zâlim siyonistler -tıpkı câhiliye müşrikleri gibi- akıllarına bile gelmeyen hezîmetlere dûçâr olurlar inşâallah...]

Cenâb-ı Hak, vatanımızı, milletimizi, bütün İslâm âlemini şerirlerin şerlerinden muhafaza buyursun. Ümmet-i Muhammed’e birlik, beraberlik, firâset, basîret, huzur ve âfiyet ihsân eylesin. İlâhî rahmet, mağfiret, nusret ve inâyetinden mahrum etmesin.

Âmîn!..

Tashih: Geçen ayki yazımızda Bağdatlı Rûhîʼye ait bir beyit, yanlışlıkla Ziya Paşaʼya izâfe edilmiştir. Düzeltir, kıymetli okuyucularımızdan özür dileriz.

OSMAN NURİ TOPBAŞ

Kaynak: gencgazete.net