Merhaba İnegöl'ün güzel insanları!
İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.

Tarih sahnesinde bazı isimler vardır ki, sadece kendi dönemlerini değil, sonrasındaki yüzyılları da şekillendirir. Ertuğrul Gâzî, işte bu isimlerden biridir.

Onun Söğüt ve Domaniç’e yerleşme süreci, hem Anadolu’nun siyasi dengelerini hem de Osmanlı’nın temellerini belirleyen önemli bir dönüm noktasıdır.

Ertuğrul Bey, bileğinin gücüyle kazandığı gazilik unvanını, yine bileğinin gücüyle fethettiği Söğüt kasabasına ve Domaniç yaylalarına yerleşerek taçlandırdı.

Bu yerleşim, yalnızca askeri bir zafer değil, aynı zamanda siyasi bir onayla pekişmişti. Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad, 1232 yılında Ertuğrul Gâzî’nin bu topraklara yerleşmesini resmen onayladı.

Böylece Karakeçili Aşireti ve ona bağlı Oğuz oymakları, göçebelikten yarı göçebeliğe, oradan da yerleşik düzene adım adım geçecekleri yeni bir yurt kazandı.

Bu dönemde Moğol baskısından kaçan, Horasan’dan, Azerbaycan’dan ve Doğu Anadolu’dan batıya göç eden Oğuz boylarına bağlı aşiretler, Bizans sınır boyları olan “uç” bölgelerine kitleler halinde yerleşiyordu.

Söğüt ve Domaniç de bu göçün önemli duraklarından biri oldu. Gelenler arasında yalnızca göçer halk değil; malları ellerinden alınmış, zulme uğramış ulemâ ve ümerâ da vardı.

İşte bu göç dalgasıyla bölgeye gelen önemli isimlerden biri de Şeyh Edebâlî idi.

Porsuk Çayı’nın Sakarya Nehri’ne karıştığı yerin yakınında, İt Burnu diye bilinen bölgede bir zaviye kurarak yerleşti. Şeyh Edebâlî, ilerleyen yıllarda hem Ertuğrul Gâzî hem de oğlu Osman Gâzî üzerinde derin bir manevi nüfuz kuracaktı.

Ertuğrul Gâzî, cesareti ve yöneticilik yeteneğiyle kısa sürede sadece Karakeçili Aşireti içinde değil, diğer Oğuz boylarına bağlı aşiretler arasında da söz sahibi oldu.

Artık o, sözü geçen bir uç beyi olarak, Alaaddin Keykubad’ın da adeta sağ kolu haline gelmişti. Bu yakın ilişki, 1237’de Alaaddin Keykubad’ın bir suikast sonucu ölümüne kadar sürdü.

Sultanın ölümünden sonra Ertuğrul Gâzî daha temkinli bir politika izlemeye başladı. Hem merkezi yönetimle iyi ilişkilerini sürdürdü hem de bölgede huzurun bozulmaması için büyük çaba harcadı.

Türkmenleri yerleşik düzene geçmeye teşvik etti, ancak bunu hiçbir zaman zorlamayla değil, ikna ve örnek yoluyla yaptı. Bu amaçla, Söğüt’te ilk çadırını kurduğu yere bir mescid inşa ettirdi.

Ertuğrul Gâzî’nin bu stratejik ve dengeli yönetimi, sadece kendi döneminde değil, ondan sonra gelecek Osmanlı Beyliği’nin temellerinin atılmasında da belirleyici oldu.

Söğüt ve Domaniç, artık birer yurt olmanın ötesinde, bir devletin doğuşuna sahne olacak topraklar haline gelmişti.

Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!