Mehmet Arif Selim yazdı
İnegöl ilçesinde belediye otobüslerinde, tesettürle ilgili bilgilendirmeler yer aldı diye bazı ulusal medya kuruluşları tepki göstermiş. Yine bildik üç beş kavramı kalkan yapmışlar tepki gösterirken: Özgürlük, hayat tarzı, gericilik...
Yapılan çalışmanın özgürlüğe müdahale olarak sunulması ne alaka? Otobüslerdeki reklam alanlarında illede tesettürlü olun diye zorlayıcı bir ifade yok. Sadece tesettürün farz olduğunu ifade eden ayet var ve İslam Hukuku'na göre tesettürün nasıl olması gerektiğine dair bilgilendirme var. İsteyen ayeti kabul eder isteyen etmez, isteyen tesettüre göre giyinir isteyen giyinmez.
Kimseye bir zorlama olmadığına göre, yapılan bilgilendirmeyi hayat tarzına müdahale olarak sunmak ya mantık hatası yada dine duyulan karşıt olma psikolojisinin bir yansımasıdır.
İnsanların %98'inin Müslüman olduğu bir ülkede dinle ilgili bilgilendirme çalışmalarını hedef almak ne laiklik ilkesiyle, ne din özgürlüğüyle ne de birlikte yaşama kultürüyle bağdaşır.
O otobüslerin reklam alanında, tesettürle ilgili değilde mesela "dürüstlük" ile ilgili bir bilgilendirme yapılsaydı yine özgürlüğe saldırı, insanların hayat tarzına müdahale diyerek tepki gösterilecek miydi?

Din adına olsun veya başka bir alanda olsun farketmez; insanları iyiye güzele davet etmenin insanların özgürlüğü veya hayat tarzıyla ne alakası olabilir? Örneğin bir doktor bize "şu ilaçları iç, şu yemekleri yeme" dediğinde, "hayat tarzımıza müdahele ediyor bu doktor" veya "özgürlügümüzü engelliyor" dersek ne kadar mantıklı olur?
Bir diğer açıdan bakınca, din adamlarının görevi insanlara dini bilgiler vermektir. Bu bilgilendirmeyi otobüslerin reklam alanını kullanarak yapmalarının yadırganacak bir yanı yoktur. Tam tersine bunu yadırgamak yadırganacak bir durumdur.
İşin ilginç ve en rahatsız edici yanı ise; bu olayı bahane edip kadınların özgürlüğünden dem vuranların çoğu, 28 Şubat darbe sürecinde ve sonrasında, başörtülü olduğu icin memuriyetten veya üniversitelerden kovulan binlerce kadının ve kızın özgürlükleri ZORLA ellerinden alınırken, bırakın tepki göstermeyi, yapılan zorbalıkları alkışlamalarıdır. Ortada bir zorlama yokken ve sadece bir tesettür bilgilendirmesi varken, kalkıpta bunu kadınların hayat tarzina müdahale olarak sunmak ikiyüzlülükten ve din özgürlüğüne saldırmaktan başka bir şey değildir.
Bu olaya tepki gösteren bazı kendini bilmezler, bunu "gericilik" olarak ifade etmişler. Allahın ayetini paylaşmanın gericilikle nasıl bir alakası vardır? Geçen hafta yazmıştım, yeri geldi yine yazayım: En büyük gerici İblis ve onun yolundan giden din düşmanlarıdır. Zira en eski tarihte, taaa ruhlar alemindeyken Allah'a ilk isyan bayrağını açan İblis'tir.
En büyük yobaz ise kendi doğrularının dışındaki her farklılığa düşmanlık etmektir. Gerici, yobaz gibi kavramları kullanarak insanların dini anlayışlarını veya toplumsal değerlerini aşağılamak; özgürlüklere ve hayat tarzına düşmanlığın daniskasıdır.
Toplumun dini- kultürel değerlerine sahip olmak zorunda değildir hiç kimse, fakat bunlara saygı duymak zorundayız hepimiz.
Üç beş kavramın arkasına saklanıp, toplumun değerlerine saldırmanın kimseye faydası olmaz. Binlerce yıldır bu topraklarda tüm farklılıklara saygı duyamayı bilerek yasamış bu milletin, kendi değerlerine saygı duyulmasını beklemek de en doğal hakkıdır diye düşünüyorum.