Herkese merhabalar, bugün özellikle son zamanlarda çok fazla artış gösteren ve neredeyse evlenenlerin üçte birisinin başvurduğu boşanma konusunu ele alalım.

Özellikle, Denizli ve civarı illerde günde 60 civarı boşanma davasının açıldığını ve neredeyse Türkiye’de boşanma da ilk sıralarda yer alındığını görüyoruz. “TUİK  Adalet İstatislikleri”ne bakıldığında; 2022 yılında 574 bin 358 çiftin evlendiğini ve 180 bin 954 çiftin ise boşandığı; son 5 yılda ise % 35’lere varan bir boşanma oranının olduğu düşünüldüğünde aslında bir çok kişinin boşanmak için evlendiğini görüyoruz. Tabi bizim konumuz boşanmaların sosyo-psikolojik yönü değil hukuki sürecini ele almak olacağından bu hususu kısaca belirterek konuya giriş yapmış olalım.

Bu kapsamda, boşanmak isteyen bir kişinin sürecini ana hatlarıyla iki bölümde ele alabiliriz. Bunun birinci bölümü anlaşmalı boşanma ve ikinci bölümü ise çekişmeli boşanma olmaktadır.

Öncelikle anlaşmalı boşanma konusunu ele alacak olur isek; her iki tarafında boşanmayı kabul etmesi, evliliklerinin en az bir yıl sürmüş olması, hakimin tarafları bizzat dinlemesi ve anlaşmaya ilişkin şartların bir protokole bağlanması halinde hakim tarafları bizzat dinleyecek ve iradelerini serbestçe açıkladıklarını kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hakkında tarafların kabul ettiği düzenlemeyi uygun bulması halinde tarafların boşanmasına karar verecektir. Aile hukukuna ilişkin ihtilafların en az yıpranmışlıkla sonuçlanması adına bir çok kişinin anlaşmalı olarak boşandığını görmekteyiz.

 Ancak henüz bir yılını doldurmamış olan eşlerin ise boşanmak istemesi halinde (kaldı ki kimi zaman bir hafta evlilik sonrası boşamak isteyen eşleri görmekteyiz) böyle bir durumda da her iki eşin mutabık olması halinde bir eş davayı açar diğer eş ise açılan davayı kabul eder ve bu konuya ilişkin delillerinde usulüne uygun şeklide mahkemeye arz edilmesi halinde aslında anlaşmalı boşanma davası kadar pratik olmasa da bu şekilde de boşanmaların gerçekleştiğini de ayrıca belirtebiliriz.

Konumuza geri dönecek olursak, anlaşmalı boşanma davasında her ne kadar eşe verilecek nafaka, maddi manevi tazminat, ziynet alacağı, taraflara ait eşyaların durumu gibi konular tarafların anlaşmasına bırakılmış ise de çocukların menfaatinin söz konusu olduğu noktada hakim gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilecektir.

Burada en önemli husus ise tarafların açık ve özgür iradeleriyle mahkemeye sunulmuş olduğu protokol hükümlerinin hakim tarafından kendilerine okunması ve her iki eşin bu hükümleri kabul ettiğini hakime bildirilmesidir. Eğer taraflardan bir tanesinin protokole itiraz etmesi halinde artık burada anlaşmalı boşanma davası söz konusu olamayacaktır. Ve dolayısıyla bundan sonraki süreç birazdan anlatacağımız çekişmeli boşanma davasına konu olacaktır.

Görüleceği üzere burada da muhakkak surette her iki tarafın kabul etmesi gerektiğini görmekteyiz.

 Ayrıca, taraflar kabul etmiş olsa bile mahkeme kararı taraflara tebliğ edildiğinde tarafların istinaf yoluna gitmesi, yani anlaşmalı boşanma kararına itiraz etmeleri halinde anlaşmalı boşanma durumunun gerçekleşmeyeceğine ve davanın çekişmeli boşanma davası olarak devam edeceğini belirtebiliriz.

Ancak, tabi böyle bir durum söz konusu olmadığında mahkeme protokol gereğince tarafların boşanmalarına karar verecek bu karar taraflara tebliğ edildiğinde tarafların itiraz etmemesi üzerine tarafların boşanmaları gerçekleşecek ve nüfus müdürlüğüne konuya ilişkin yazı yazılacak ve süreç bu şekilde tamamlanacaktır.

Gelelim ikinci bölüm olan çekişmeli boşanma davalarına. Hemen şurada önemli şunu belirtmek gerekir ki, bir kimsenin boşanmayı istemesi ve mahkemenin boşanmaya  karar verebilmesi için boşanmak isteyen yani davayı açan tarafın haklı bir nedeninin olması gerekecektir. Dolayısıyla haklı bir neden olmaksızın mahkemeye başvuran tarafın davası kabul görmez.

Bu nedenle uygulamada çoğu zaman iki tarafında karşılıklı olarak dava açtıkları görülmektedir. Böyle bir durumda hakim her iki tarafın haklı nedenlerini değerlendirecek ve hangi tarafın boşanma nedenlerinin daha haklı ve güçlü olduğuna ve hangi tarafın daha kusurlu olduğuna ve kusurunun ölçüsüne bakacak, ona göre bir değerlendirme yapacaktır. Burada kusursuz olan veya daha az kusurlu olan tarafın açtığı davasını kabul edecek ve diğer eşin açtığı davasını ise reddedecektir. 

Tabi kusurun neye göre belirlendiğine de bakmak gerekecektir. Bu konuda Türk Medeni Kanununda kusur nedenlerinin sıralanması gibi bir durumun olması tabi ki düşünülemez. Nitekim, bugün iki eşin yaşadığı bir çok ciddi sorun boşanmaya konu olabilmektedir. Bu nedenle, neyin kusur neyin kuru olmadığı konusu daha çok Yargıtay kararlarına göre belirlenmektedir. Biz bu nedenleri örnek olması açısından kısaca şu şekilde örnekleyebiliriz:

Fiziksel Şiddet: Yumruk, Dövme, Tokat ve benzeri eylemler.

Sözel Şiddet: Eşe veya ailesine küfür, Küçük düşürücü sözler.

Ekonomik Şiddet: Cimrilik yapma, Sürekli hesap sorma.

Cinsel Şiddet: Ters ilişki, Eşcinsel ilişki gibi.


Burada hangi tarafın davasının kabul edildiğinin ne önemi var? Netice itibari ile boşanma davası gerçekleşmedi mi? sorusu akla gelebilir. Ancak şunu söylemek gerekir ki boşanma davası kabul edilen taraf davada haklı ve güçlü çıkan taraf olur. Bu nedenle nafaka, maddi ve manevi tazminat gibi sonuçlar davası kabul edilen taraf lehine hükmedilir. Dolayısıyla evet iki tarafında boşanmayı istediği ve haklı neden sunduğu bir davada bir boşanma en sonunda gerçekleşecektir. Ancak sonuçları kazanan ve kaybedene göre farklılık gösterecektir.

Uygulamada, çekişmeli boşanma davalarının ilk derece mahkemelerinde yani davayı ilk açtığınız yerde davayı açtığınız yere göre değişmekle birlikte yaklaşık iki yıl kadar sürdüğünü; İstinaf incelemesinin yine iki yıl kadar sürdüğünü; yine Temyiz incelemesinin de yaklaşık olarak bir yıl sürdüğünü hesap ettiğinizde çekişmeli bir boşanma davası yaklaşık olarak beş yıl içerisinde sona ermekte olduğu görülecektir.

 Bu nedenle de sürecin tarafları ve varsa çocukları yıpratmaması adına her iki tarafında sonuçları konusunda anlaşıp anlaşmalı boşanma yolu ile boşanmaları kaçınılmaz olmaktadır.

Hukukçu Naim Gözmen

[email protected]