Abdülvasih Duran'ın emanet konusunu ele aldığı GençGazete'nin 22 Şubat 2023 tarihli nüshasında yayınlanan köşe yazısı.

Emanet kelimesi ‘Emine’ kökünden türetilmiştir.’Güvenmek’,’Korku ve Endişeden Emin Olmak’ gibi anlamlara gelir.

     İslam dininde emanetin  oldukça geniş bir anlamı vardır. Bir insana koruması için bırakılan mal ve eşya gibi nesneler emanet olduğu gibi insana verilen her türlü maddi ve manevi imkanlar ve nimetler de emanetten sayılmıştır. Ayrıca insanların sırlarını ifşa etmemek de bir çeşit emanettir.

    Kur’an-ı Kerim’de  mü’minlerin özellikleri sayılırken “Emanete riayet ederler” tabiri kullanılır. Bu konudaki ayete bakalım:” Yine onlar (o mü’minler) ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler”.(Mü’minun-8). Resulullah(sav) da bu konuda şöyle buyuruyor:”Münafıkların  alametleri  3 tanedir:

1-Konuştukları zaman yalan konuşurlar,

2_Söz verdikleri zaman sözünde durmazlar,

3-Kendilerine bir şey emanet edildiği zamanda emanete ihanet ederler”.

    Bütün bunlarla birlikte İslam dini 5 Emniyet adını verdiği 5 konuyu özellikle koruma altına alır. Bunlara “Beş Emniyet( Emanet)” adını veriyoruz.

Bu emanetler şunlardır:

1-Din emaneti,

2-Can emaneti,

3-Akıl emaneti,

4-Nesil emaneti,

5-Mal emaneti.

Bugünkü yazımızda ‘Din Emaneti’ üzerinde durmaya çalışacağız.

Din Emniyeti(Emaneti): Yüce Rabbimiz insanlara bir hidayet kaynağı olarak indirdiği dini koruma altına almıştır. Bu nedenle din ile alay etmek ,dini konuları hafife ve alaya almayı yasaklamış hatta dinden çıkma nedenleri arasında saymıştır. O nedenle Müslüman kişi kutsal değerleriyle alay etmez, hafife almaz ve inkar yoluna gitmez. Ayrıca Yüce Rabbimiz insanlık tarihi boyunca ilahi dinler göndermiş; ancak yeni gelen din, eski dinin geçerliliğini ortadan kaldırmıştır. Buna göre en son ve en mükemmel din İslam dinidir. Geçerli olan din de İslam’dır. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “ Şüphesiz Allah katında din İslam’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir”(Al-i İmran-19). Başka bir Ayeti Kerime’de de şöyle buyruluyor:” Kim İslam’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır”(Al-i İmran-85). Son din olan İslam dini aynı zamanda en hoşgörülü dindir. Başka dine mensup olanlara tarih boyunca hep hoş görülü davranılmıştır. Kilise, havra ve sinagoglara dokunulmamıştır. Eski yapılanlar korunduğu gibi yeni kurulan şehirlerde de yapımlarına müsaade edilmiştir. Ayrıca İslam’da zorlamanın olmaması O’nun hoşgörüsüne yeterli bir sebep değil mi? Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:” - Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O halde kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Bakara-256).

     İslam dini insanları bu dünyada inanma ve inanmama konusunda serbest bırakmıştır. Ancak Ahirette karşılığını görecektir. De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin.” Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! Cehennem ne korkunç bir yaslanacak yerdir.”(Kehf-29) Yüce Allah  Resulullah(sav)’ın şahsında Müslümanlara da bir çağrıda bulunmuş, İslam’ın güzelliklerini zorla değil güzel söz ve güzel öğütlerle diğer insanlara anlatmamızı istemiştir. Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle hitap ediyor:”

(Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir(Nahl-125). İnanç gibi konularda  kesinlikle zorlama olamaz. Çünkü imanın geçerli olması için 2 şart lazımdır. Birincisi dil ile ikrar(yani söylemek), ikincisi de kalp ile tasdiktir (yani kalbimiz ona inanacak).

     Soruyorum size: Kalbin inanmadığı bir imanın geçerliliği var mı? Dolayısıyla fazla söze gerek kalmadan dinde zorlamanın mantıken münkün olmadığını görüyorsunuz.

                                                                                              AbdulVasih DURAN-2011