Fikirleri yoktu, takıntıları ve kompleksleri vardı. Batılılardan kopyaladıkları üçbeş kavram üzerinden ahkam keser, araya bir kaç tane de "gavurca" kelime sıkıştırınca ukalallıkta zirve yaparlardı. Üstelikte bunu yaparken, milleti ve milletin değerlerini aşağılarlar, hiçte utanmazlardı.

Ülkeyi yöneten Abdülhamit'ten nefretleri o kadar çoktur ki, hakaret ederler, yetmez küfrederler, yetmez iftira atarlar.Abdülhamid'in, parçalanmak istenen Osmanlı'yı kurtarmak için gösterdiği çabaları görmezden gelirlerken, batılıların ülke içindeki her fitnesinde başrol oynarlar, hiçte utanmazlardı.

Bu batı-tiplerin(batıkafalılar) kendilerine karşı yapılan normal eleştirilere bile tahammülleri yoktur, onları eleştirdiğinizde "vaay özgürlük yok, vaay baskı var, vaaay diktatör var" diye yaygarayı basarlar. Ama, başkalarına küfretmeyi, başkalarını aşağılamayı özgürlük olarak görürler.

Günümüzdeki benzer tipler, işte geçmişteki bu zihniyetin yeni modelleridir.

Sev sevme, oy ver verme farketmez.On beş seçim kazanmış, milleti ve devleti temsil eden Cumhurbaşkanına hakaret eden, fetöcülerin "güzeli" bir gazeteci var, malumunuz.Bu bayanın ve bu bayanın hakaretlerine destek olanların tiyniyeti budur; yobazdırlar, hazımsızdırlar, milli olan herşeyden nefret ederler.Vede ikiyüzlüdürler. Vede utanmazdırlar. Cumhuriyet diyip dururlar fakat, cumhurun seçtiklerine düşmanlık ederler. Bırakın Cumhurbaşkanını, herhangi bir insana bile söylenmemesi gereken sözleri kamuoyunun gözü önünde söylerler, utanmazlar. Kendi fikirlerinden başka fikirlere sahip insanları aşağılarlar, utanmazlar.

Doğrusuyla yanlışıyla ülkeye hizmet edenlerden nefret ederken, ülkeyi alenen bölmeye çalışan hainleri severler, desteklerler, aklamaya çalışırlar, onlarla ittifak yaparlar, utanmazlar.

Evladını bu ülke uğruna toprağa veren şehit aileleriyle görüşmezler ama, her gün kapalı kapılar ardında teröristlerin sahipleri olan ABD, İngiltere büyükelçileriyle görüşürler, utanmazlar.

Ülkenin geleceği ile ilgili planları, projeleri, fikirleri yoktur ama her şeyi biliyormuş gibi halka tepeden bakarlar, halka hakaret ederler utanmazlar.

Yalan söylerler, iftira atarlar.O yalan ve iftiraları ortaya çıkar, yine yüzleri kızarmaz, yine utanmazlar.

Ülkedeki her iyi gelişmeye karşı kör olurlarken, her olumsuz gelişmeyi ise katbekat abartıp felaket tellallığı yaparlar, utanmazlar.

Velhasılı, "tek sermayeleri utanmaz yüzleridir", şairin dediği gibi. Son iki yüz yıldır, bu utanmaz tiplerdir ülkede gündem oluşturanlar.Sesleri fazla çıkar, çünkü köşe başlarını tutmuşlardır. O köşe başlarını kaptırdıkça, dahada utanmaz olmaktadırlar, daha da saldırgan olmaktadırlar. Devletimizin köşe başlarını, milletin iradesiyle milletin evlatları geri aldıkça çıldırmaktadırlar. Tüm viyaklamalarının temelindeki sebep budur. İtiraf edemeselerde, Müslüman-Türk kimliğinin yeniden devlete egemen olması temel dertleridir.

Kıvırtmaları, karartmaları, çarpıtmaları bir kenara bırakırsak, ülkemizdeki mücadele aslında yerli ve milli olanlarla, yani ülke sevdalısı olanlarla batı sevdalısı olanların mücadelesidir.

Bu mücadelede fikir üreten, ülke diye bir derdi olup ülkeye hizmet eden, ülkeye bir zarar gelmesin diye sabreden ve asla yalan, iftira, darbe, terör gibi yanlışlara tevessül etmeyen kesim, yerli ve milli olan kesimdir. Tarihi süreçte de günümüzde de durum budur.Güneş balçıkla sıvanmaz, bu hakikatler yok sayılamaz.

Sonunda kazananlar utanmazlar değil, Allah'tan korkan ve kuldan utananlar olacaktır. İstediği kadar arsızlaşsın birileri, boşuna uğraşmaktadırlar, tarihin akışı tersine dönmüştür....