Yusuf Şevki Yücel'in köşe yazısı

Kanunî Sultan Süleyman, “Günün birinde İmparatorluk dağılır, çökmeye yüz tutar mı?” endişesini; keşfine, kerametine inandığı sütkardeşi meşhur âlim Yahya Efendi’ye kendi eliyle kaleme aldığı bir mektupla sorar :Sen ilâhî sırlara vâkıfsın. Kerem eyle de, bizi aydınlat. Bir devlet hangi hâlde çöker? Osmanoğulları’nın akıbeti nasıl olur? Bir gün olur da izmihlâle uğrar mı?”

 

Devrin kudretli sultanı Muhteşem Süleyman'dan gelen bu mektubu okuyan Yahya Efendi'nin cevabı ise gayet kısadır: “Nemelâzım be Sultanım!”

Bu cevabı hayretle okuyan Sultan, bu söze bir mânâ veremez, endişesi daha da artar. Zîrâ Yahya Efendi gibi bir zât, ciddi bir meseleye böylesine basit bir cevap vermezdi, vermemeliydi…

Kalkar, Yahya Efendi'nin Beşiktaş'taki dergâhına gider. Sitem dolu bir şekilde “Mektubuma cevaben sadece "nemelâzım be sultanım!” demişsin. “beni böyle işlere karıştırma’ der gibi bir mânâ çıkarıyorum.

Bizi geçiştirme, soruyu ciddiye al!" diyerek, sorusunu tekrar sorar,

Yahya Efendi duraklar: “Sultanım, sizin sorunuzu ciddiye almamak mümkün mü? Ben sorunuzun üzerine iyice düşünüp kanaatimi açıkça arz ettim.”

 Diyerek şu ibret dolu sözlerle açıklar manayı:

“Sultanım!

Bir devlette zulüm yayılsa, haksızlıklar ayyuka çıksa... İşitenler de nemelâzım, deyip uzaklaşsalar, sonra koyunları kurtlar değil de, çobanlar yese, bilenler bunu söylemeyip sussa, gizleseler, fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin, feryadı göklere çıksa da, bunu da taşlardan başkası işitmese, işte o zaman devletin sonu görünür.

Bu halden sonra devletin hazinesi boşalır, halkın itimat ve hürmeti sarsılır. Asayiş ve emniyete vesile olan, itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu yok olur. Çöküş ve izmihlâl de böylece mukadder hâle gelir…”

……

 

 “Bana dokunmuyorsa bin yıl yaşasın, yılan”…

Afrika’da dakikada 6 çocuk açlıktan ölürken ülkemizde, günde 6,1 milyon ekmek çöpe gidiyor… NEMELAZIM !

 

1 milyar 400 bin insanın içecek bir bardak  temiz suyu yokken, sadece damlayan bir muslukla yılda 10000 litre suyu boşa harcıyormuşuz.. Her yıl, erozyon nedeniyle 1,4 milyon ton  (Kıbrıs adası kadar)toprak kaybediyormuşuz, bir ton atık kâğıt, geri dönüştüğünde 17 ağacı kurtarırmış… NEMELAZIM !

 

Türkiye’de 12 milyon 751 bin kişi yoksul, bunlardan bir kısmı komşummuş, akrabammış, kızımın sınıf arkadaşıymış, üçevler mahallesinde otururmuş... NEMELAZIM !

Her gün, ocaklara ateş düşüyor, canlar yanıyor, analar ağlıyorken, ben salya sümük bir TV dizisine kaptırmışım kendimi… NEMELAZIM !

Sokaklarda 50 bin çocuk yaşıyor. Bunların yaklaşık 30 bini cinsel istismara ve tecavüze uğramış, %75′inin hırsızlık, gasp, yaralama ve tecavüz suçuyla emniyette kaydı var. Sadece 2010 yılında tacize uğrayan kadın ve çocukların sayısı 381, tecavüze uğrayan kadın ve çocukların sayısı ise 207, üstelik çoğu tanıdığı kişilerce iğfal edilmiş. İçlerinde bildiklerimiz var, destek olsak mı?... NEMELAZIM !

“Çok ta mülayim adamdı” dediğiniz kiracınız, aslında sapık, katil, ahlaksızın tekiymiş, iyice araştırsak mı?

Geçen yıl, 114000 boşanma vakası gerçekleşmiş, kocasından şiddet gören, hatta öldürülen kadınlar var, bunların bir kısmı akrabamız, tanıdığımız, komşumuz, oğlumuzun okulunda…  Bir el atsak mı?

NEMELAZIM !

Okul kıyafetiyle, komşumuzun kızı, mahalle aralarında parklarda sarmaş dolaş, arkadaşımızın  el kadar çocuğu, ağzında sigara, edepten uzak.. Ağzımızı açıp bir kelam etsek mi?... Ders saatlerinde internet kafelerde çocuklar, gençler, bıçaklı sopalı kavgalar için potansiyel… Şefkate, ilgiye  muhtaç, çekip bir kenara konuşsak mı?.. NEMELAZIM !

Devlet dairesinde haksızlık var, yolsuzluk var, adam kayırma var, rüşvet var, müdahale etsek mi?..

Önümüzde yürüyen iri yarı adam, balgamını fütursuzca sokağa fırlattı, uyarsak mı?...

Çocuğumuzun okulunun ihtiyaçları var, yardımcı olsak mı? Bir yetimi sevindirsek mi?...

Bir kedi ölmek üzere yardım etsek mi?...

Otobüs şoförü, kırmızı ışıkta geçti, şikayet etsek mi?..

Komşumuz kaçak elektrik kullanıyor, filanca vergisini vermiyor, sigortasız işçi çalıştırıyor, ihbar etsek mi?...

Bir mazlum haksızlığa uğramış, tepki versek mi?

Akrabamız hasta, ziyaret etsek mi? Cenazesi var, gitsek mi? Borcu var, ilgilensek mi, ?

….

Selam versek mi, tebessüm etsek mi?...

NEMELAZIM !..

NEMELAZIM !

 ……

İmparatorlukları “nemelâzımcılık” yıkar