İNEGÖL’ DE SOSYAL YAPIYI ETKİLEYEN KÜLTÜREL YAPI-7

Derviş Mehmet Bey  ve  Bâbî Geleneği (3): Noktacı Kasım Efendi, takriben, 1512 Yılında İnegöl’e getirtilerek Yenice Mahallesi’ndeki tekkeye yerleştirilmiştir.Bu arada merkez mahallede yer alan zaviyeli mescidin işletme giderlerini karşılamak üzeretekke çevresine Sinan Beytarafından biri fırın olmak üzere-yapılan 3 adet dükkân kira gelirleri ile söz konusu tekkenin işletme giderleri karşılanmıştır.

Bunun üzerine; Orhan Gazi (1326-1361) tarafından İnegöl’deki bu zaviyeli mescid görevlisine tahsis edilmiş olan “hizmet-dirliği”, açıkta kalmış olduğundan bu konuda yeni yasal düzenleme yapılarak bu “hizmetdirliği”, Noktacı Kasım Efendi’ ye aktarılarak Diğrîhî Çayırı’nda bulunan İldenizoğlu Çiftliği, bundan böyle Noktacı Kasım Efendi Dergâhı adına işletilmiştir.

Yapılan bu yenitahsis nedeniyle –bir anlamda- Noktacı Kasım Efendi Tekkesi ile Bâbî Geleneği arasında otomatikman bir bağ gerçekleşmiştir. Zira Orhan Gazi tarafından tahsis edilmiş olan “hizmet dirliği”, Noktacı Kasım Efendi tekke ve zaviyesine aktarılmıştır.

Halbuki bu hizmet dirliği, aslında, fetih sonrasında Turgut Alp tarafından Bâbî Geleneği göz önünde bulundurularak inşa edilmiş olan İnegöl Merkez mahallesindeki zaviyeli mescid adına Orhan Gazi tarafın tahsis olunmuş bir hizmet dirliği idi.

 Orhan Gazi tarafından söz konusu zaviyeli mescide “hizmet dirliği” olarak tahsis edilmiş olan “İldenizoğlu Çiftliği”, Noktacı Kasım Efendi Zaviyeli Tekke Mescidi’ne çok yakın bir yerde bulunmaktaydı.

İnegöl’ün güvenliğinden sorumlu olan “yaya-birliği”nın konuşlandığı yer de bu civarda bulunuyordu. İnegöl coğrafyasında yaşayan  Bâbî  Geleneği’ne mensup Müslümanlar, Noktacı Kasım Efendi tekke ve zaviyesinin çevresinde toplanmışlar ve onun yaptığı irşad faâliyetleri sonunda, bu tekke mescidi’nin müdâvimi olmuşlardır.

Bu arada avladıkları geyiklerin boynuzlarını getirip Noktacı Kasım Kasım Efendi Camii’nin  minberine  asarak  sergiledikleri için  Noktacı  Kasım  Efendi Zaviyeli Mescidi, halk arasında “Geyikli Camii” diye anılmaya baş-lamıştır.

Açıkça görülüyor ki Hamza beyzâde Derviş Mehmed Bey’in inşa ettirerek Noktacı Kasım Efendiye tahsis etmiş olduğu, zaviyeli mescid, Bâbî Geleneğine bağlı Müslümanların, buluşma noktası olmuştur.

Diğer yandanNoktacı Kasım Efendi’ninkaleme alıp tekkesinde mün-tesiplerine  ders kitabı  olarak  okuttuğu  “Cevâhirü’l-Ahbâr” kitabı, İnegöl coğrafyasında Ahî ve Bâbî gelenek mensupları arasında diyaloğ kapısının açılmasına vesile olmuştur. Ancak bu diyalog, Bursa şehir merkezine göre; İnegöl’e çok yakın bir mesafede bulunmasına rağmen, idârî yönden, Baba Sultan Köyü’nün, İnegöl’e değil de Bursa’ya bağlanmasına engel olama-mıştır.

Baba Sultan köylüleri, Bursa merkeze bağlanmayı yeğlemişler ve İnegöl’e sırt çevirmişlerdir. Şüphesiz bunda fetih sonrasında Bursa-Darphanesi’ne odun temin etme imtiyazının, Turgut Alp’in aşiretine tahsis edilmesi gibi tarihsel ekonomik bir neden bulunuyorsa da Babî ve Ahî gelenek farkı da bunda önemli bir rol oynamıştır kanaatini taşımaktayım.

Zira Sultan II. Abdülhamit (1876-1908) devrinde ve 1885 Yılında İnegöl ve köyleri, idarî yönden, Ertuğrul Sancağı’nın merkezi olan Bilecik’e resmen bağlanırken Baba Sultan köylüleri, ulaşım açısından daha uzak mesafede olmasına rağmen, Bursa’ ya bağlanmayı tercih etmişlerdir.

Bilindiği üzere; günümüzde de Baba Sultan Köyü, idarî yönden, Bursa’ ya değil de buranın bir küçük ilçesi olan Kestel’e bağlanmıştır. Kestelin de tarihî belgelerdeki adı, Ahî Karyesi’dir. Bu da gösteriyor ki Bâbî ve Ahî geleneklerine mensup Müslümanlar, coğrafî değerler gereği, samîmî bir diyalog içinde bulunmalılardır. Bu, her iki taraf içinde tarihsel bir zorunluluktur

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR