Recep Akakuş'un köşe yazısı

Tanzîmatın ilânından sonra yapılan siyâsî, idârî, askerî, iktisâdî, sınâî alanlarda yapılan yenilikleri takîben İnegöl coğrafyasında hem sosyal yapı ve hem de ekonomik yapıda büyük değişim yaşanmıştır.

Balkanlardan ve Kafkaslardan gelen yoğun göçmen akını İnegöl coğrafyasındaki etnik yapıyı da tamamen değiştirmiştir. Oluşan yeni sosyal ortamda üretim biçimleri ve yaşam biçimleri, oldukça farklı olan nüfus katmanları, ortaya çıkmıştır. Söz gelimi: İpek böçekçiliği, tütün üreticiliği, orman ürünlerinin işlenişi gibi konularda yeni üretim şekilleri, yöreye hakim olmaya başlamış; Cerrah ve Yenice beldelerinde yerleşen ve ağırlıklı olarak dokuma sanayii ile meşğul olan Gayr-i Müslim nüfûs, İnegöl’ deki yerel yönetimde etkili olmaya başlamıştır.

Bu Gayr-i Müslim nüfusun etkinliğini, 1869 yılında oluşturulan İnegöl’ün ilk belediye meclisinde görüldüğü gibi işğal sırasında Yunan birliklerine istibarat desteği verişlerinde ve Domaköy faciasına sebep oluşlarında görülmüştür.

15 Mayıs 1919 günü Yunanlılar, İzmir’i işğal edince 16 Mayıs 1919 günü İnegöl’ de 5000 kişinin katıldığı işğali red mitingi yapılarak Anadolu coğrafyasında ilk toplumsal tepki, İnegöl’de verilmiştir.

Ancak Bursa ve İnegöl coğrafyasının işğalinden sonra Îtilâf Devletlerinin, İstanbul hükümeti ile işbirliği yaparak ortaya koyduğu politik ve istihbarât girişmlerinin yayğın hale getirilmesi; Bursa, İnegöl ve Biğa coğrafyasını içine alan geniş sahada yaşayan halkın üzerinde yıkıcı psikolojik savaş taktiklerinin uyğulanması, yörede gerçekten bir kaos ortamı meydana getirmiştir.

Bu arada bir tarafta silaha sarılmış Çerkez Ethem’in “Kuvây-ı Seyyâresi”, diğer tarafta yine silaha sarılmış Anzavur Ahmed’in “Kuvây-ı İnzibatiyyesi” ve bu arada İstanbul hükümetince gönderilen ve işğalin geçici olduğu propoğandasını yapan nasihatçi heyetlerin faâliyetleri ve nihayet İstanbul-Ankara merkezli ve yek diğerini reddeden fetvaların neşredilmesi, İnegöl coğrafyasında yaşayan vatandaşları çok derinden etkilemiştir.

Kanatimce işte bu nedenle olsa gerek ki Bursa, İnegöl, Yenişehir, Bilecik ve Pazarcık yörelerinde “Kuvây-ı Milliyye ” tekilâtının kurulması, hem gecikmiş ve hem de sancılı olmuştur .

 Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra imzalanan Lozan Barış Antlaşması’ na göre Batı Trakya’ daki Türk nüfusu ile İstanbul dışında Anadolu’ da yaşayan gayr-i Müslim büfusun yer değiştirmesine ve mübâdeleye tabi tutlmasına karar verilmiştir.

Bunun için İnegöl coğrafyasında yer alan Cerrah ve Yenice beldelerinde yaşayan Gayr-i Müslimler ile Batıt Trakya’ daki Türk nüfusu, mübâdele edilerek yer değiştirmiş; ağırlıklı olarak Selanik çevresinde yaşayan Türk kökenli bir mühâcir kitlesi, Yenice, Cerrah beldelerine ve Çeltikçi Köyü’ ne yerleştirilmiştir.

İlgili bölümlerde açıklandığı üzere Yenice beldesi, nahiye olmaktan çıkarılmış; buna karşın Mezid Boğazı’nda Sınır Beli’ nde İslâhiye=Uzun Barış adıyla yeni bir nahiye merkezi oluşturulmuştur.

Bu dönemde hiç şüphesiz hem özel idare ve hem de yerel yönetim kadrolarında köklü bir değşiklik yapılmış; Cumhuriyet rejimine sahip çıkan kişilerden oluşan yönetim kadrolarının önü açılmıştır. Buna göre yapılan inkılapların doğrultusunda yeni bir yaşam biçimi, ortaya konmuştur.

Bu konuda fazla bilgi almak isteyenler, İnegöl Orta Okulu tarih ve coğrafya öğretmeni Turgut Canmamaş tarafından İnegöl-Halk Evinde, önce, seminer olarak halka sonulan ve daha sonra da İnegölHalk Evi’nin bir numaralı neşriyatı olarak 1947 yılında kitap hline getirilen “İnegöl” isimli kitaba bakabilirler.