İlhan TATLI kardeşimiz benim de, İnegöl İmam Hatip lisesinden çok değerli bir öğrencimdir.Öğrencilik yıllarını çok iyi hatırlıyorum.Son derece terbiyeli,saygılı ve kültürlü bir kardeşimizdi.

İlhan kardeşimiz, hayata atılırken de aynı samimiyet ve ihlâslı halini devam ettirdi. Özellikle GENÇ GAZETE' de geçen uzun hizmetleri ve bunlara ek olarak İHH başta olmak üzere bir çok hayırlı işlerde emeği vardır.

İlhan kardeşimiz,şu sıralarda uzun yıllar çalıştığı GENÇ GAZETE' de makaleler yazmaktadır. Bilirsiniz.Yazarlar köşelerine resimlerini koyarken genellikle 'ENTEL" türü fotoğraflarını tercih ederler. Örneğin,yandan çekilmiş,bir elini çenesine dayamış, karşıya bakarken v.s.

Ancak çok ilginçtir İlhan kardeşimiz Gazete köşesine 'mezar taşına elini dayamış' bir halde ki fotoğrafını koymuştur.Bu mezar taşında da tıpkı mezarlıkta ki gerçek taş gibi şu yazılar var.

HUVEL BAKİ, RUHUNA EL FATİHA

İlhan TATLI D.T:14-02-1978 Ö.T:......

Allah uzun ömürler versin.İlhan kardeşimizin köşesinde bu fotoğraf olurda yazıları buna uygun olmaz mı?

Farklı bir çok konuda güzel yazıları olmakla beraber ölümü anlatan yazılarına hayran kaldım. Bu yazılardan iki örnek vermek istiyorum.

1.Yazı:ELVEDA

Hangi sebeple olursa olsun, Ayrılıklar daima zordur. Vedalar her zaman sancılı olur.

Vedalaşmak insanın ruhundaki en kadim yarayı kanatır. Bırakıp gitmek ise çok ağır bir yüktür.

Herkesle ve her şeyle vedalaşılabilir mi gitmeden? Vedalaşılamayan şeyler de var mıdır?

Gitmek zamanıdır. O an yaklaşıyor büyük bir telaşla. Arasam da bulamam artık sizleri. Arasanız da bulamayacaksınız beni

Aradığınız cep numarasında duyacağınız tek ses, O soğuk, robotik mesaj olacak. Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor.

Bir daha asla bu dünyada görüşemeyeceğiz. Arkama dönüp bakmadan, Tüm geçmişimi, tüm birikimlerimi bırakarak gidiyorum.

Biliyorum, bu vedanın zamanlaması beklenmedik oldu.

Gitme vaktim geldi. Tüm ağırlığımı bırakarak aranızdan ayrılıyorum. Bir daha asla görüşemeyeceğiz.

Her şeyi olduğu yerde bırakarak gidiyorum. Geride bıraktığım her hatırayı, kalbimin en derininde muhafaza edeceğim.

Sizlere veda ederken gözlerim yaşlı, kalbim buruk ve kırık. Kalbim her daim sizinle olacak.

Son bir kez dağlara çıkıp,Ömrümün geçtiği şehri uzun uzadıya seyrettim. Bu şehir, sadece bir coğrafya parçası değil, hayatımın ta kendisiydi.

Her sokağı, her köşesi, gençliğimin, umutlarımın ve hüzünlerimin somut birer bekçisidir. Her anının silinmez izi burada kalacak. Hoşça kal, güzel şehrim.

Varlığımın ve yokluğumun göstergesi olan her şey; Evim, işim, arabam, bütün kazanımlarım… Varlığım, hatıralarım, yarım kalmış hikayem,Hoşça kalın.

Birlikte neşelendiğim ve birlikte hüzünlendiğim güzel insanlar!

Akrabalarım, arkadaşlarım, en kadim dostlarım, Kızım, oğlum, anam, babam, kardeşim, sevgili eşim…

Hepinizi sevgiyle ve özlemle hatırlayacağım. Hepinizi Allah'a emanet ediyorum.

Tüm yarım kalmış planlarım, programlarım Yarım kalan hayallerim, borçlarım ve alacaklarım,

Geçmişim ve bilemediğim geleceğim. Hoşça kal

Şimdi fani endişeler zihnimi meşgul ediyor: İsmim telefon rehberlerinden ne kadar daha silinmeyecek?

Duvarlara asılı duran fotoğraflarım ne kadar kalacak?

Ne kadar hatırlanacağım kalplerde ve zihinlerde?

Sohbetlerde ve kalplerde ne kadar süre hatırlanacağım?

Kaç kişi beni uğurlamaya gelecek?

Vedalaşılamayan yegâne hakikatim; Sevaplarım ve günahlarım.

İşte bu, hayatta yaptıklarımın ve yapamadıklarımın toplamıdır. Yanıma alabileceğim tek miras, ruhumun ağır yüküdür.

Her şeye, Herkese, Hepinize ELVEDA. Diyerek sessizce aramızdan ayrılan, Bu vedayı kalbinde taşıyan kaç kişi var? Bilmemiz mümkün mü? (DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)

ABDÜLVASİH DURAN