Geçmişte yaşayan Ad, Semud ve Nuh kavmi gibi pek çok kavmin helak olduğu malumunuz.

Kimisi şiddetli bir sesle, kimisi bir depremle, kimisi yanardağ patlamasıyla, kimisi tufanla, kimisi denizde boğularak helak oldu.

Bu kavimleri helaka sürükleyen sebeplere baktığımızda, karşımıza çıkan şeyler; putperestlik, isyankarlık, nankörlük, şükürsüzlük, sapkınlık, şımarıklık gibi özellikler. Ve ortak noktalardan biriside, yapılan uyarılara karşı umursamaz davranmak, iyiliğe yönelik çağrılara kulaklarını tıkamak ve o çağrıları yapanlara karşı düşmanlık etmek.

Üstelik, Hz.Nuh kavmi örneğinde olduğu gibi, yüzlerce yıl boyunca yanlışlarından dönmeleri için kendilerine nasihat edilmiş ve fırsatlar verilmiş. Ve üstelik şerden vazgeçmeleri için kendilerine pek çok mucizeler gösterilmiş. Fakat gözleri olsada görmemişler, kulakları olsada duymamışlar.

Hatta azgınlıkta ve şımarıklıkta o derece ileri gitmişler ki, kendilerini kurtulusa çağıran peygamberlere: " vadettiğiniz azap hani, hadi gelsinde görelim" mealindeki sözler söyleyerek meydan okumuşlar.

Geçmisteki milletleri helak olmaya sürükleyen hasletler günümüzde var mı diye küçük bir kıyas yaptığımızda, karşımıza çıkan manzaranın farklı olmadığı rahatlıkla görülüyor.

Allah'ın kainatı ve kainattaki her şeyi yaratırken koyduğu kuralları (sünnetullah) açıklama çabamız olan bilimi bile, Allah'ı yok saymak için bahane yapıyoruz. (Oysaki her bilim Allah'ın yaratma sanatını ve kurallarını anlamaya çabalamamızdır.)

Masumların kanı her gün oluk oluk akıyor; terör ve anarşi dünyada sıradan olaylar oldu. Sapıklıklar normalleştiriliyor ve hatta sapıklıklara sapıklık demek kınanır oldu.

Güç sahiplerini kendilerini -firavunlar misali - ilahlaştırırken, onları 'tanrı' sayanlar, onların düzenlerinin gönüllü savunucuları oldular.

İlahi kurallar ve ölçüler hor görülürken, beşeri ideolojiler kutsallaştırıldı ve tek doğru olarak toplumlara empoze edilir oldu.

Bunların yanısıra; Ahlaksızlık erdem sayılırken, erdemli olmak ayıp veya enayilik gibi pazarlanır oldu.İsraf diz boyu, doyumsuzluk had safhada...

Ve şükürsüzlük illeti çağdaş insanın en önemli karakter özelliği oldu.

Fakat eski kavimlerin başına geldiği gibi, bizim başımıza toptan bir azap gelmeyeceği müjdesi peygamberimiz tarafından verilmiş.

Fakat başımıza topyekün felaketler gelmemesi doğru yolda olduğumuz anlamına gelmiyor. Yaşadığımız olumsuzluklardan ders almak, ibret almak zorundayız.

Aylardır doğru düzgün yağmur yağmıyorsa örneğin, bir durup düşünmek lazım.Hadi tüm insanlar olarak toplanalımda yağmur yağdıralım bakalım, yeter mi gücümüz ?

Milyarlarca ışık yılı büyüklüğündeki evrende, nokta kadar bir gezegende yasayan varlıklar olarak, bırakalım kendimizi beğenmişliği. Milyarlarca yıllık zaman dilimi içerisinde, sahip olduğumuz üç günlük ömür sermayemizi heba etmeyelim.

Sırların sırrının sahibine, bilimlerin de sahibi olana, her nimetini bizi verene, bize merhamet edene itaat tek kurtuluş (felah) çaremizdir.

Bu dünyadan göçüp giden milyarlarca insan var, biz de geldik ve gideceğiz, dünyaya tapmanın manası yok.

MEHMET ARİF SELİM