Ortalık yangın yeri… Alevler sarmış dünyanın dört bir yanını, hangi tarafa baksam bir ateş karşılıyor beni. Acının, kederin, çaresizliğin ıstırabı yürekleri dağlıyor adeta.

 Kâinat çınlıyor yaşanılanların korkunçluğundan, yürekleri yakan fiziki bir yangın değil ama kalpte bıraktığı yara-bereler vücudu saranlara bedel… Hangisine yanmalı insan?  Kafamın içinde cevabını bulamadığım sorular.  Sahi bu çağ mı bu kadar korkunç yoksa ben mi bu devrin insanı değilim? 

Doğudan ve batıdan iniltiler geliyor kulağıma, tarifi mümkün olmayan acıların çığlıklarını tüm hücrelerime kadar hissediyorum. Peki, kelimelere sığdırabiliyor muyum?  Ya da kifayet ediyor mu anlatmak istediklerim yaşanılanları anlatmaya, sanmıyorum…

Anneler görüyorum enkaz yığınlarının yanı başında, çaresiz, hüznün en ağır elbisesi üzerlerinde, acıların en dayanılmazı yüreklerinde. Gözleri yaşlı, gönülleri yangın yeri… Semayı titreten duaları dillerinde, evlatlarının naaşları gözlerinin önünde duran. Kimi bebek, kimi 3-4 yaşlarında, kimi delikanlı, kimi güzeller güzeli bir genç kız, şehadet şerbetini yudumlamış, annelerinin göz bebekleri, en kıymetlileri…

Bir tarafta savaşın masum çocukları bakıyor etrafa, gözlerinin feri sönmüş, o aydınlık yüzleri kan revan içinde kalmış, ana-babalarını kaybetmiş, kolu kanadı kırık yavrular…

Anneler,  evlatlar, torunlar, insanı hayata bağlayan can parçaları, dehşetin içinde kimi kimsesi olmayan canlar. Sonra düşünüyorum insanlık âlemini, kılına zarar gelse evladının ortalığı birbirine katan anne-babaların neden bu zulme sessiz kaldığını,  anlamlandıramıyorum, kalbim acıyor sadece… 

Bitmek bilmeyen bir vahşetin, kinin, soykırımın tam ortasında kalan insanlar, ne yazık ki öz yurdunda garip ve mahzunlar. Sırtlan gibi tepelerinde bekleyen, masum çocukları bile tehdit gören Siyonist barbar, vahşiler. İnsan mı? Sanırım bu zavallılara bu hitap çok fazla gelir…

Modern çağın ortasında, güya zirvede iken insanlık(!) yaşanılan bu vahşet,  tarihe kapkara bir leke olarak geçecek buna şüphe yok. Ama asıl soru; zulüm en korkunç haliyle yaşanırken kendini insan sayan âdemoğlunun hangi safta durduğu ve ne yaptığı olacak! Bunca zamandır devam eden katliama sessiz kalanlar asla bunun hesabını veremeyecek. 

En acısı da İslam âleminin gaflet uykusundan bir türlü uyanamamış olması maalesef. Kuran ve sünnetten bihaber Müslümanlar birleşmediği, kardeşlik bilincine kavuşmadığı sürece, küfür tek bir millet olup kendine yakışanı yapacaktır. Peki, biz ne yapacağız, tavrımız ne olacak? Asıl mesele budur.

Filistin halkı, tüm dünyaya Müslümanca duruşunu tüm cesaretiyle göstermiştir. Ve Allah’ın izniyle zafer İslam’ın olacaktır. Bu uğurda yaptığımız boykot, gayretle yapılan hiç bir çaba boşa çıkmayacaktır.

 İslam uğrundaki mücadelesini tüm dünyaya duyurmuş, Malkolm X’in dediği gibi;

“ Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter!”

Sevda ÇEVİK