Kızın yaşı 16 idi, babasına “Baba yaşımı büyütürsek çalıştığım işyerinde sigortaya alacaklar.” dedi. Baba hemen denileni yaptı mahkemeye başvurdu. Şahitler de bulundu kızın yaşı 16’dan 18’e çıktı. Kız kocaya kaçtı.
YERDEN GÖĞE KADAR
Kiraya yeni taşınmış çevreyi de pek tanımıyordu. Yaşlıca bir amcanın gelip giderken binaya dikkatlice bakıp geçtiğini fark etmişti. Bir keresinde dayanamayıp sordu.
“Hayrola amca gelip geçerken binaya çok dikkatli bakıyorsun.” Amca cevap verdi “Benimdir.” Binada daire sahiplerinden birinin babası diye düşündü sordu. “Hangisi senindir?” Amca cevap verdi “Yerden göğe kadar benimdir.”
Amca doğru söylüyordu, binanın tamamı onundu ama kendisi yaşlandığı için bina ile de çocukları ilgileniyordu.
YERE KAĞIT PARA ATIYORLAR
Çıraklık, toplumumuzda zanaat öğrenen kişilerin yaşadığı zorunlu bir süreçtir. Yaş ve kıdemin çok önemsendiği bir hiyerarşik yapı içinde de en alt tabaka kabul edildiği için de yorucu bir süreçtir.
Çalıştığınız işyerinde usta ve kalfalar tarafından bildiğiniz, bilmediğiniz bazı testlerden de geçersiniz. Dükkanın ücra bir köşesinde para düşürmüş gibi yaparlar, bir alışverişe yollayacaklarında çekmeceden şu kadar para al, ya da paranın üstünü çekmeceye bırak derler.
Bütün bunlar olurken de davranışlarınızı inceleyerek dürüstlüğünüz hakkında da bir kanıya varmaya çalışırlar. Bir mobilyacı çırağı başka bir meslekten dükkan komşusu bir kişiye gidip:
“Amca bana iş bulsana.” dedi. “O da hayrola oğlum çalıştığın yerde bir sıkıntın mı var deyince” çırak “İki yıldır yanlarında çalışıyorum, hala dükkanda para düşürmüş gibi yapıp beni deniyorlar, gücüme gidiyor amca” dedi.
Komşu usta da“Gücenmekte haklısın oğlum, öyleyse, sana başka bir iş bakalım” dedi.
YİRMİ ÜÇÜNCÜ DÜĞÜN
Siyasi partilerde, belediye meclislerinde gelen düğün ve açılış davetiyelerine cevap verememe sıkıntısını oldum olası yaşanır. 1990 yılı bir siyasi partimiz temsilciler, parti lokalinde toplanmış bir an önce düğünlere çıkmak için acele ediyorlar.
Gidilecek düğün sayısı on sekizi şehir merkezinde, beşi de köylerde olmak üzere yirmi üç dür. Öncelikle şehir merkezini bitirelim, derler. Adresleri iyi bildikleri arkadaşlarının yönetiminde, sabah saat onda o sokak senin bu sokak benim başlarlar dolaşmaya.
Köyler -Edebey, Cerrah, Hasanpaşa, Hamzabey- Boğazköy olup hem İnegöl’e hem birbirlerine yakındırlar, sıkıntısız çözülür. En uzak olduğu için en sona bıraktıkları köy düğünü Boğazköy’e yola koyulurlar. Saat 15.50’de kornalar çalarak düğün evinin önüne gelirler.
Düğün evi olduğunu düşündükleri evden de, daha başka evlerden de heyecanla çıkan millet telaşla misafirlerin arabalarının etrafına toplanırlar. Düğün haftayadır o yoğunlukta saate bakılmış ama takvime bakılmamıştır. Yirmi iki düğünün üstüne bir de yanlış düğüne gidilmiştir.
TURHAN ŞAHİN'İN ÖYKÜ TADINDA İNEGÖL isimli eserinden düzenlenip yayına hazırlanmıştır.