Doksanlı yıllar; yerel seçimlerin biri yaklaşmıştı. Siyasi partiler aday tanıtım toplantıları düzenliyorlar. Bir siyasi partimiz de bir beldedeki seçimi çok önemsiyor, iddialı giriyordu.
Gerçekten de iyi bir tanıtım toplantısı yaptılar. Adaylarına güveniyorlardı, katılım da güzel oldu. Aday tanıtım töreni beklediklerinin de üstünde güzel gidiyordu.
Sunumu yapan arkadaş coşkulu bir şekilde Necip Fazıl’ın şiirini okudu “Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes/Ey kahpe rüzgar artık nereden esersen es”
Ertesi gün ise belde baştan sona bunu konuşuyordu: “Duydun mu be ….. Partililer ne demişler?” “Ne demişler?” “Cenabı Allah’ın mübarek rüzgarına kahpe demişler” “Tövbe, tövbe”
ŞAKALAR
“Şaka” büyük küçük hepimizin hayatında vardır, yaptığımızda olur, yapıldığı da aklımda kalanlardan:
Terzi bir amca, her ziyaretine gelişinde pantolonunun sağ cebinin aldığı kadar hediye meyve getiren asker arkadaşına hediye getirmeyi bıraktırmak için sağ cebi büyük bir pantolon dikip hediye etmişti.
Sabahları işyerini erken açma alışkanlığı olan yaşlı bir çarşı esnafı bazı dükkanların kapı girişlerine su döker, sanki geceden biri işemiş süsü verirdi.
Ben gitmedim ama, yetmişli yıllarda Avşa’ya giden İnegöllüler sandalyeleri yere vidalı bir kafeteryaya gidip ilk defa giden arkadaşlarına “bir sandalye getiriver” şakası yaparlarmış.
Babasından zar zor araba izni alan arkadaşların arabalarının önüne arkasına sıkışık yanaşıp arabayı park edip kilitlerler sonra da ortadan kaybolurlardı.
Klarnetçiler birkaç düğünden birinde karşılarında limon yeme şakası ile karşılaşırlardı.
Kablolu telefon günlerinde, sesini değiştirip konuşarak dostlarına şaka yapanlar çoğunluktaydı.
Dükkanının önünde oturduğunu gördükleri birini telefonda arayıp telefona varana kadar kapatıp merak etmesini sağlarlardı.
Zeki Alasya-Metin Akpınar’ın da rol aldığı bir film ekibi yemek için Besler İnegöl Köftecisindeydiler. Çevrede de meraklılar toplandık sanatçıların çıkışını bekliyorduk. Zeki Alasya çıkınca ben yanımdaki arkadaşa “Ayhan adama bak ne kadar Zeki Alasya’ya benziyor” şakası yapmıştım. O da “İçeride camın dibinde yemek yiyen adam aynı Metin Akpınar” diye karşılık vermişti.
TAKSİTLE GÖZ AMELİYATI
Yıllarca gözlük kullanan bir İnegöllü gözlükten kurtulmaya karar verdi. Bir kliniğe başvurdu, başarılı bir ameliyatla gözlükten kurtuldu.
Ameliyat sonrası, çıktığı kahvehaneye uğradı arkadaşları ile bir araya geldi. Geçmiş olsun dileklerini kabul ederken, ameliyat ve sonrasına yönelik sorulara cevap vermeye çalıştı.
Belli ki aynı ameliyatı düşünen bir arkadaşı ile aralarında şöyle bir konuşma geçti. “Kaç para?” “İki bin dolar.” “Taksit yaparlar mı?” “Evet iki taksit yaparlar, bin doları alırlar gözün birini, ikinci bin dolarda ikinci gözü ameliyat ederler.”
TURHAN ŞAHİN'İN ÖYKÜ TADINDA İNEGÖL isimli eserinden düzenlenip yayına hazırlanmıştır.